Trump’ın Riyad’a gittiğinde verdiği pozu Rahmetli Akif Emre, Marvel filmlerinden (Örümcek adam gibi) bir sahneye benzetmişti. Trump, Kral Selman, Mısır’ın darbeci generali Sisi ve neden orada olduğunu bilmeyen Melania Trump, ışıklar saçan bir cam küreye el basıp, yemin ettikten sonra Ortadoğu’da işler değişti.
ABD’NİN İLK EKSENİ: SÜNNİLİĞE KARŞI, DALGAKIRAN İRAN
Oysa ki, ABD’nin çok değil, bir yıl önce, yani Obama döneminde, Amerika’daki parasına el koyup, 11 Eylül saldırısı ile ilişkilendirip, hayatını karartmaya yemin ettiği ülke Suudi Arabistan’dı. ‘Sünni’ EL Kaide ve IŞİD benzeri örgütleri besleyip, büyütüp dünyanın başına bela ettiği iddiasıyla, Suud’a rakip olarak İran’ın önü açılmıştı. Böylece Arap Baharıyla yükselen ve Türkiye’yi bölgenin bir numaralı oyuncusu yapan ‘Sünni akımına’ karşı, İran bir dalga kıran gibi sahaya sürülmüş oldu.
O zamanlar ABD’nin Ortadoğu’daki dost ülkeleri İran, Irak ve silahlı milis gücü PYD/PKK idi. Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail oyunun dışında kalmış, küskün müttefiklerdi. Obama geleneksel müttefiklerini tuhaf bir şekilde dışlamış, İran’ın 4 ülkede birden çatışmaya girmesinin önünü açmıştı. Sonra da Suriye, Irak, Yemen, Lübnan’da yaşananlara hepimiz şahit olduk.
ABD’NİN İKİNCİ EKSENİ: İRAN YAYILMACILIĞINA KARŞI, DALGA KIRAN ‘ILIMLI SUUD’
İşte o Amerika, yani Sünni dalgayı kırmak için, daha “modern” dediği Şiileri yücelten ABD, Trump’ın iş başına gelmesiyle çok radikal bir eksen değişikliği yaptı.