İki konudan yola çıkarak anlatacağım meseleyi.
Önce şu kuralı yeniden hatırlayalım:
Siyasi mesaj net olur. Kafalarda soru işareti bırakmaz, bizzat şüpheleri giderir.
CHP’NİN HDP BELİRSİZLİĞİ
Birinci örnek:
CHP’nin, HDP’li milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması konusundaki mesajları, belirsizliği gideren değil, şüpheleri arttıran bir tarzda verildi.
Kılıçdaroğlu, konu ilk gündeme geldiğinde, “Fotoğraf açılım sürecinde çekilmiş, muhatabı AK Parti" diyerek topu rakip sahaya atmaya çalıştı.
Sonra Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Konu Meclise geldiğinde gereği neyse o yapılır” diyerek topu havaya dikti. Artık nereye düşerse!
Sonunda dün CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel çıktı fezlekeye “evet” diyeceklerini açıkladı. Böylece CHP’nin tavrını net bir şekilde anlamış olduk.
Tüm bu süreç içinde CHP yine HDP ile yan yana düşmüş, yine iktidar çevrelerinin “Terörü açıktan kınayamıyorlar” suçlamasına muhatap oldu, yine bir sürü şüphe, tartışmanın içinde yer almış oldu…
Sebebi, mesajın belirsizliği.
Fezlekeye CHP ‘evet’ diyecekti de neden en başından Kılıçdaroğlu bunu açıklayıp tartışmayı bitirmedi ki?
Nedeni şu, CHP’nin HDP ve seçmeniyle ilişkilerinde belirlenmiş net bir politikası yok.
"Seçmenini kızdırmayalım" diye HDP’nin kabul edilemez tutumlarına bile sessiz kalmayı tercih ediyor kimi zaman.
Çok yanlış.
Bu arada HDP 6 partiyle ittifak görüşmeleri yapıyormuş. CHP dua etsin de HDP ayrı bir ittifak kursun. Böylece araya mesa