Suriye savaşı, sanırım son yüz yılın en karmaşık, en trajik ve en utanç verici savaşı olarak tarihe geçecek. Burada yaşananlar İslam dünyası açısından Kerbela’dan sonra yaşanmış en acı, en utanç verici bir trajedi olmuştur. Müslümanlar hiçbir dönemde birbirini bu nedenli vahşice ve zevk alarak öldürmemiştir.
İnsanlık açısından da asla unutulmayacaktır Suriye. Bir milyona yaklaşan ölü sayısı, 8 milyon mülteci değildir Suriye’yi unutturmayacak konu. Tüm dünyanın, gözleri önünde çocukların, kadınların ve masumların boğazlanmasını sessizce izlemesi, sonra da bu kaostan menfaat elde etmeye çalışmasıdır asıl utanç verici ve unutulmayacak olan.
Hepimiz, Müslüman olarak ya da insan olarak, bu utancın, bu trajedinin bir nesnesi, öznesi ya da izleyicisi olarak yaşadık ve öyle de öleceğiz. Kimin nasıl hesap vereceğini bu dünyada görebileceğimiz kanaatinde değilim. Hesap, öte dünyaya kalacak sanki.
İSLAM DÜNYASININ ORTAK UTANCI
Başından beri Suriye krizini takip eden biri olarak, en çok gördüğüm şey, insanların Suriye’deki krizi, aktörlerini, ittifaklarını ve eksenlerini tam algılayamamasıdır. Doğal. Zira hiçbir savaş bu denli karmaşık bir ittifak yapısına sahip değildir.
Bir hafta önce ittifak kurulmuş bir grup ya da bir devletle bir hafta sonra hasım haline gelindiğini gördük. Ya da Fırat’ın batısında ittifak kurduğumuz ülkeyle, doğusunda hasım olduk.