Bu arada, yıllar yılı ihmale uğramış, adeta unutulmuş, acılar içinde kıvranmış Türkmen soydaşlarımızdan da bahsetmek icap ediyor.
Türkmenler, Irak Devleti içinde Araplar, Kürtler ile birlikte üç "asli unsur"dan biri sayılıyor.
Türkmenler, en eğitimli, kültürel düzeyi en yüksek ve en şehirli olan unsur olarak varlığını sürdürüyor.
Buna rağmen önce "Araplaştırılma", şimdilerde de "Kürtleştirme" politikaları ile Türkmen varlığı ortadan kaldırılmaya ve Kerkük'ün kimliği yok edilmeye çalışılıyor.
Ali Kerküklü'nün belirttiği gibi:
"Bir kentin aidiyeti ve kimliği, o şehrin tarihi mimari eserleri, sosyal ve kültürel yapısıyla da yakından ilgilidir.
Kerkük Kalesi, Gök Kümbet'i, Nakışlı Minare ve Camisi, Aziziye Kışlası, 16 gözlü Taşköprü gibi 60'tan fazla Türk eserine Kerkük'ün her noktasında rastlamak mümkün.
Kerkük'te yaşayan Türkmenlerin dışındaki milletlerin buna benzer acaba kaç tane tarihi eseri vardır? Yok.
Ama en güçlü delil sayılabilecek cami, tekke, medrese, han ve hamam gibi sivil yapılar oldukça önemlidir.
Bunların sahipleri kimse, o kentin sahipleri de onlardır.