Gazeteci olarak, fiilen katıldığımız 2. Barış Harekatı'ndan beri, Kıbrıs sorunuyla çok yakından ilgilenmemize ve belki de onlarca "uyarı" yazılarımıza rağmen, bu millîi davamıza tam anlamıyla destek verilmediğine tanık olmamız bizleri üzüyor.
KKTC'nin İstanbul Başkonsolosluğun, basınla ilişkisinin de yeterli olmadığı anlaşılıyor. Her şeye rağmen, yavru vatan ve anavatanda 36. Kuruluş yıldönümlerinin coşkulu bir şekilde kutlanması her Türk'e onur veriyor.
Oysa Kıbrıs'ta sürdürülen siyasi görüşmeler adanın gün geçtikçe ve adım adım yitirildiğinin ağırlığını hissettiriyor.
Rumların hiçbir şekilde adada, Türk tarafını istemediklerini hele ayrı bir hükümranlıktan bahsedilmesinden bile "tedirgin" oldukları nedense bir türlü fark edilmiyor.
Rumlar, yıllardan beri aynı görüşü, aynı tavrı ve aynı planı, çeşitli kılıflar altında savunuyor. En büyük hedefleri ise, anlaşmalara dayalı haklarını kullanarak, Türk halkını soykırımdan koruyan Türk Ordusu'nun adadan ayrılmasını sağlama olduğu da biliniyor.
Ne yazık ki, uluslararası güçlerin de daima desteğini arkalarında bulan Rumlar, işi santim santim götürüyor.