2023'ün gündemini oluşturacak temel riskleri, temel başlıkları paylaşmayı sürdürüyoruz. Jeopolitik risklerin, derinleşen siyasi kutuplaşmanın, küresel siber ağın çökme riskinin, küresel ticaret ve lojistik sistemine yönelik operasyonel risklerin, derinleşen enerji krizinin ve iklim riskinin yoğun bir şekilde tartışıldığı bir ortamda, Atlantik ve Asya-Pasifik arasında tırmanan küresel, kıtasal ve bölgesel 'altyapı rekabeti'ni paylaşmıştık. Bugün, 2023 açısından dünya ekonomisinde öne çıkması muhtemel, uluslararası düşünce kuruluşları raporlarına yoğun bir şekilde yansıyan bir başka konuya daha değineceğiz: 'doğal kaynaklarda milliyetçiliğin tırmanışı'. Esasen, bu tartışma küresel pandemi ile zaten gündemdeki yerini almaya başlamıştı. Rusya- Ukrayna Savaşı bu konudaki tartışmaları adeta katlayarak ivmelendirdi, alevlendirdi.
Dijitalleşmenin 'hiper' düzeyde hız kazandığı son 10 yılda, akıllı cihaz teknolojilerindeki sıçrama, yeni nesil elektrikli otomobiller, enerji dönüşümü, güneş ve rüzgar enerjisindeki teknolojik gelişmeler, öncelikle nadir toprak elementlerine yönelik talebi katlamış...