Kerem Alkin Sabah Gazetesi

21. Yüzyıl Türkiye’sinin sivilleşme hareketi

ABD'nin Türkiye dahil, dünyanın büyük bir bölümüyle giriştiği ekonomik ve siyasi savaşın, 'yıldızlar savaşı'nın yankılarının sürdüğü; AB'den, Almanya, İtalya, Rusya...

15 Ağustos 2018 | 75 okunma

ABD'nin Türkiye dahil, dünyanın büyük bir bölümüyle giriştiği ekonomik ve siyasi savaşın, 'yıldızlar savaşı'nın yankılarının sürdüğü; AB'den, Almanya, İtalya, Rusya, Çin ve İran'dan, NATO'dan farklı ton ve içerikte, ABD'nin Türkiye'ye karşı giriştiği ekonomik savaşa yönelik eleştiri ve tespitlerin geldiği bir konjonktürde, dün SETA'nın gerçekleştirdiği 'Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu'ndaydık. AK Parti'nin kuruluşundan bugüne kadar geçen 17 yıl bir gün daha detaylı olarak ele alındığında, yazılacak cümle 'AK Parti'nin 17 Yılı: "21. Yüzyıl Türkiye'si için sivilleşme ve demokratikleşme hareketi" olacaktır. Söz konusu sivilleşme ve demokratikleşme hareketinin oturduğu platform güçlendikçe; 'halka rağmen değil, halkla birlikte demokratikleşme' hareketine dönüştükçe, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e devletin yegane ve mutlak sahibi olduğuna kani sivil ve askeri vesayet odaklarıyla, 'Atlantik' kanadıyla gizli ittifaklar içerisinde olan siyasi vesayet odaklarıyla yoğun bir mücadele sürecine girildi.
2006 yılı mayıs ayındaki Danıştay saldırısından Hrant Dink cinayetine, AK Parti Kapatma Davası'ndan 17-25 Aralık operasyonuna, MİT TIR'ları operasyonundan Gezi olayları ve 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimine, Türkiye ve AK Parti tüm tuzak ve operasyonları bertaraf ederek, ülkeyi sivilleşme ve demokratikleşme hareketinin kritik aşaması olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne taşıdı. Halkımız da bu yeni sistemi milli egemenliğinin, milli iradesinin doğrudan yansıması adına sahiplendi. AK Parti'nin, 'ekonominin demokratikleşmesi' boyutunda, 17 yıllık başarının kodlarını detaylandırdığımızda, öne çıkan başlıklar 'güçlenen iş dünyası STK'ları', 'özel sektör odaklı ekonomi', 'Anadolu'nun dünyaya entegrasyonu', 'yerel siyaset, yerel çözüm' ve 'ekonomi ve ticaret diplomasisi' becerisi olarak sıralanmakta. Bu temel başlıklarda ortaya konan başarı ve ilerlemenin ana gücünün ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişiliğinde vücut bulan 'güçlü ve vizyoner liderlik' olgusu olduğu atlanmamalı. Bu sürecin bütünü, Türkiye'yi 16 yıl içerisinde Avrasya'nın 'oyun kurucu' ülkesi konumuna taşıdı.
Önce 2023, ardından 2030 Türkiye'si adına, üretim, katma değer, kalkınma ve istihdam adına sürdürülebilirlik, uluslararası yatırımlar ve bölgesel üretim, ticaret ve finans merkezi olma adına 'çekim merkezi' olma özelliğinin güçlendirilmesi, teknolojik dönüşüm, akıllı planlama ve strateji oluşturma becerisi, süregelen sivilleşme ve demokratikleşme hareketiyle birlikte, Türkiye'yi dünyanın saygın ekonomileri arasında üst basamaklara çıkaracak. Üzerimize ne kadar gelinirse gelinsin, ana rotamızdan ayrılmadan, bu kutlu hareketi kararlılıkla sürdüreceğiz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış 20 Kasım 2024 | 76 Okunma G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele 18 Kasım 2024 | 101 Okunma İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım 15 Kasım 2024 | 45 Okunma Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ 13 Kasım 2024 | 92 Okunma