Türkiye'nin bir 'demokrasi şöleni'yle geride bıraktığı
Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri, Türkiye'nin dünya siyaseti ve
ekonomisindeki konumu, Avrasya'daki vazgeçilmez 'oyun
kurucu' rolü ve küresel ekonomi-politik sistemdeki 'denge'
rolü itibariyle, sadece 'Küresel Kuzey' değil, aynı zamanda
'Küresel Güney' ülkeleri tarafından da büyük bir
merakla takip edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2002 yılı kasım
ayından bu yana girdiği her seçimdeki
'efsaneleşmiş' başarısı ve Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde 3. kez elde ettiği zafer, Türkiye'nin tüm 'dostları'
ve bilhassa dünyanın dört bir yanındaki tüm mazlumlar için
'tarifsiz' bir anlam yüklü. Çünkü, Ülkemizin gözünün içine bakan,
dünya siyasetindeki 'dengeli ve adil' duruşumuzdan
cesaret ve güç alan tüm dostlarımız, tüm dünya mazlumları için
'Türkiye Yüzyılı'nın da hız kazanması anlamına
geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim 'zaferi' ve 'Türkiye Yüzyılı'nın
önünün açılmış olması, dostlarımızı ve mazlumları kapsayacağımız,
kucaklayacağımız, kollayacağımız 'insani ve girişimci diplomasi'
becerimizin, başarımızın da devamı anlamına gelmekte....