Ve, aylardır, gerek köşe yazılarımda, gerekse de APara ve
Ahaber'de dile getirdiğim gelişme yaşandı ve ABD Hazinesi, yazılı
bir açıklamayla, Çin'i 'resmen' 'döviz manipülatörlüğü' yapmakla
suçladı. Buna göre, ABD Kongresi'nde 1988 kabul edilmiş olan
Omnibus Ticaret ve Rekabet Yasası'nın ilgili bölümüne atıfta
bulunarak, ABD Hazine Bakanı Mnuchin'in ABD Başkanı Donald
Trump'tan aldığı yetkiye dayanarak Çin'in 'manipülatör' olarak
tanımlandığını belirtti. Pekin yönetimi, yuanın değerini piyasaya
müdahale ederek düşük tutmakla suçlanıyor. Bu gelişme, ABD ile Çin
arasında 'ticaret savaşları' üzerinden yürüyen kavganın
çekirdeğinde esas 'kur savaşları' olduğunu da teyit ediyor.
Çünkü, ABD'nin Çin'le 'ticaret savaşları' üzerinden yürüttüğü
müzakerenin özü, Çin'i para birimi yuanı 'konvertibilite'ye
geçmeye; yani Çin'in parasının değerini piyasa koşullarında
belirlemeye izin vermeye ikna etmek veya zorlamaktı. Çin ise,
elindeki en büyük koz olarak gördüğü 'parasının değerini yönetme'
imkânını bırakmak istemiyordu. Pazartesi gecesi yaşanan bu
gelişmeyle, Bakan Mnuchin'in Uluslararası Para Fonu (IMF) ile
irtibata geçerek 'Çin'in son eylemlerinin yarattığı adil olmayan
rekabet koşullarının ortadan kaldırılması' için adım atması
bekleniyor. ABD Hazinesi'nin açıklamasında, ayrıca, Çin'in
G-20'deki ekonomik vaatlerinin aksine adımlar attığı ve bu
adımların ilgili anlaşmaları ihlal ettiği de savunuldu.
Çin açısından, parasına ve ekonomisine doğrudan bu derece sert bir
saldırı, ekonominin güvenliği açısından da tehdit anlamına
gelmekte.
Bu satırları kaleme aldığımız salı sabahı itibariyle, geceden
sabaha dünya kamuoyuna yansıyan gelişme ise, Çin'in Japonya, Güney
Kore ve Avustralya'yı topraklarında ABD füzeleri bulundurmaları
nedeniyle uyarmasıydı. Bunun anlamı, Güney Çin Denizi'nin suların
ısınacağı. ABD Başkanı Trump'ın Çin ile 'ekonomik savaşı' bu derece
sert bir noktaya getirmesine doğaldır ki, hem ABD borsaları, hem de
Uzak Doğu borsaları negatif yönde sert tepki gösterdi.
Trump'ın geçen hafta 300 milyar dolarlık daha Çin ihraç ürünlerine
ABD'ye ithalatında ek gümrük vergisi koyduğunu ilan etmesi
sonrasında, uluslararası piyasa profesyonelleri ABD Merkez
Bankası'nın (FED) eylül ayı toplantısında faiz indirme olasılığını
yüzde 25'ten yüzde 60'a çıkarmışlardı. Pazartesi gecesi yaşanan
'manipülatör' suçlaması sonrasında, FED'in eylül ve aralık ayı
toplantılarında ardı ardına faiz indireceği yönündeki olasılık
yüzde 80'e çıktı. Türkiye'nin küresel alanda değişen konjonktürü
dikkate alarak, enflasyonla mücadelede net mesafe alıp, faiz
indirimlerini sürdürmesi, reel sektöre ve büyümeye en büyük desteği
oluşturacak.