21. Yüzyıl hüküm sürmeye başladığından bu yana, ABD'nin en
fazla odaklandığı konu, ne pahasına olursa olsun, 2. Dünya Savaşı
sonrasında kurduğu uluslararası ekonomi-politik düzenin ve bu
düzenin ana kaidelerini oluşturan ekonomik, finansal, ticari,
politik ve askeri rejimin devamlılığını sağlamak. Liberalizme,
piyasa ekonomisi odaklı bir kalkınma anlayışına ve refah
ekonomisine dayalı olduğunu düşündüğü bu küresel sistemi yaşatmak,
üstlendiği Atlantik İttifakı'nın ve Kapitalist Sistem'in liderlik
görevini sürdürülebilir kılmak adına vazgeçilmez bir mücadele. Bu
nedenle, küresel sistemdeki rolünü sorgulattırdığını düşündüğü,
küresel...