9 Temmuz Pazartesi günü, yeni yönetim sistemimizin ilk
Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin ve göreve
başlama törenleri sonrasında, basın toplantısıyla tanıtılacak yeni
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin resmen göreve başlamasıyla, kamu
yönetiminde 'akılcı karar alma' sürecine yönelik tarihi bir eşiği
geçmiş olacağız.
21. Yüzyıl'da, küresel ekonomi-politiğinin önde gelen ülkelerini
ayrıştıran en önemli kavramlardan birini 'akılcı karar alma süreci'
oluşturmakta.
Bu noktadan hareketle, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, son 150 yıla
damgasını vurmuş eski modelle, 9 Temmuz Pazartesi resmen başlayacak
yeni yönetim modeli arasındaki en önemli farklardan birisini, Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderlik vizyonu doğrultusunda, 'akılcı karar
alma süreci'nin en kritik parçalarından biri olan 'risk alma' eşiği
oluşturacak.
Bu süreci, amaç, hedef ve problemlerin doğru tespiti, kararın olası
sonuçlarının, 'hasıla- maliyet', 'getiri-götürü' dengesinin detaylı
analizi; belirsizliklere yönelik senaryoların karar alma sürecine
implementasyonu, karar alma sürecindeki risk eşiklerinin analizi ve
senaryolara dahil edilmesi ve farklı alanlarda alınan kararlarla
bağlantılarının kurulması olarak özetleyebiliriz.
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, devletin işleyiş esasları, bürokrasinin
organik yapısı açısından, 'yumak' şeklindeki karar alma süreci,
Türkiye açısından stratejik önemdeki konulara yönelik yetki ve
sorumlulukların çok sayıda bakanlık ve kuruma bölüştürülmüş
olmasından kaynaklanan kargaşa, zaman kaybı ve ufku kaçırma sorunu,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlik edeceği yeni Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi'yle son buluyor.
Kamu yönetimimiz, 'akılcı karar alma' sürecine yönelik eşiği,
teknik yapısı güçlendirilmiş ofisler, stratejik karar alma,
politika ve yol haritası oluşturma kabiliyeti perçinlenmiş kurullar
ve icra yeteneği hızlandırılmış, etkinleştirilmiş bir bakanlık
modeliyle, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin koordinasyonunda
yürütecek.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, önceki 'yumak', hareket
kabiliyeti daraltılmış kamu idari modeliyle bir türlü önü
açılamamış 2. ve 3. nesil reformların hızla hayata geçirilmesini
sağlayacak.
Türkiye'ye yönelik ekonomik, siyasi ve askeri alandaki
operasyonları bertaraf edecek kamu diplomasisi hamleleri, karşı
istihbarat ve strateji oluşturma süreçleri hız kazanacak. Türk
halkı 2010'dan bu yana dört kez milli iradesini ortaya koyarak
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni talep ettiğini beyan etti.
Türk halkının bu talebini başarılı bir şekilde hayata geçirecek
ekibi yoğun bir çalışma dönemi bekliyor.