Kerem Alkin Sabah Gazetesi

Almanya suçu kendinde arasın

24 Eylül'de Almanya'da gerçekleşecek seçimleri, Alman siyasetçileri doludizgin bir 'Türkiye gerginliği' ile tamamlama gayreti içindeler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, ekonomik, askeri ve siyasi gücünü...

21 Ağustos 2017 | 159 okunma

24 Eylül'de Almanya'da gerçekleşecek seçimleri, Alman siyasetçileri doludizgin bir 'Türkiye gerginliği' ile tamamlama gayreti içindeler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, ekonomik, askeri ve siyasi gücünü Cumhuriyet'in kuruluş döneminden sonra, ilk kez bu derece etkili ve kapsayıcı düzeyde Avrasya'nın 'oyun kurucu' gücü olarak kullanmakta olan Türkiye'nin uluslararası siyasetin gündeminde her an yer alan bir ülke olması, anlaşılan Türkiye'yi Avrupa siyasetinde de 'cazibe' merkezi yapıyor. Alman siyasetçiler, AB Projesi açısından kırılma noktası konumundaki 'Brexit'i, 2008 finans krizinde ayak direttikleri ekonomi politikaları nedeniyle Güney Avrupa'yı neredeyse iflasa sürüklemelerini, euroya erken geçişi, mülteci sorunundaki başarısızlığı 'Türkiye gerginliği' üzerinden unutturmak istiyorlar ise, AB seçmeni bu taktiği yemiyor. Alman dostlarımızın hiç hoşuna gitmeyen ifadeyi, Milano'da taksi şoförü ekonomiden sohbet ederken iki kez bana dönüp tekrarladı.
Almanya, son dönemde, uluslararası siyasette azalan etkinliğini artırmak için arayış içinde. Avrupa'nın enerjisini karşılamak adına Rusya ile içine girdikleri süreç, zaten her şeyi dikte etmesinden hoşlanmadıkları Almanya'ya enerjide de bağımlı olmak istemeyen, bilhassa Güney Avrupa ülkeleri, hatta Fransa'yı Türkiye üzerinden alternatif enerji koridoru arayışlarına yönlendirince, Almanya ciddi manada rahatsız oldu. Uluslararası sivil hava taşımacılığı ve kargo taşımacılığında, Türkiye'nin küresel kavşak noktası olarak öne çıkışı, Çin'in 'kuşakyol' projesinde tescillenmiş rolümüz görünen o ki, ciddi sıkıntıya sebep oluyor. Almanya, yukarıda sıraladığım AB konuları başta olmak üzere, pek çok konuda suçu dönüp kendinde aramalı. AB Komisyonu'nun politika üretemez hale gelmesi, üye ülkelerin artan hoşnutsuzlukları bir yana, Rusya ile yürüttüğü siyaset de tıkanmış durumda.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış 20 Kasım 2024 | 76 Okunma G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele 18 Kasım 2024 | 101 Okunma İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım 15 Kasım 2024 | 45 Okunma Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ 13 Kasım 2024 | 92 Okunma