AB'nin tüm elit siyasetçileri, bürokratları ve akademisyenleri,
AB'nin geleceği açısından bu haftaki seçimleri 'Avrupa'nın
popülaritesini koruması veya popülizme sürüklenmesi' anlamında
endişeyle takip ediyorlar.
İşin özü, yıl başından bu yana gerçekleştirilen anketler ve
araştırmalar, AB tarihinde ilk kez, zaten AB projesinin karşısında
olan aşırı sağ ve aşırı sol siyasi hareketlerin parlamentodaki
sandalye oranının yüzde 28'e yükselebileceğine işaret ediyor. 28 AB
üyesi ülkenin bütününde, ekonomik ve siyasi tablo gerçek durumundan
ortalama yüzde 30 daha kötü algılanmakta. Bu oran, kimi ülkelerde
yüzde 40'ı dahi aşıyor. Olumsuz algının bu derece güçlü olduğu bir
ortamda, AB vatandaşlarının oylarını kızgınlıkla, adeta
cezalandırırcasına daha radikal partiler lehine kullanmaları,
AB'nin yakın geleceği açısından bir dizi sorunu da beraberinde
getirebilir.