Öncelikle, bir hususu baştan belirtmekte yarar görürüm. Ekonomi
politikaları dünya ve ülke ekonomisinin içinde bulunduğu durumdan,
temel gerçekleri göz ardı ederek, makro ekonomik koşullardan
bağımsız olarak tasarlanmaz; daha doğrusu tasarlanamaz. Bu konuda
ısrar, ülke ekonomisi açısından da, dünya ekonomisi açısından da
daha ağır bedelleri ve zorlukları beraberinde getirir. Dünya
ekonomisinde 'karşılıklı bağımlılık'
(interdependency) kavramına yönelik ciddi
tartışmaların içerisinden geçiyoruz. 1990'lı yılların ikinci
yarısından itibaren, o dönemde IMF ve OECD gibi
önde gelen uluslararası ekonomik teşkilatların, çeşitli
uluslararası düşünce kuruluşları ve platformların hararetle
savundukları 'küreselleşme 2.0', ülkeler arasında
mal ve hizmet üretimine, tüketimine yönelik bir küresel tedarik
zinciri bağımlılığı ve küresel finans sistemi bağımlılığı
doğurdu.
Bugün, küresel tedarik zincirinde, Çin ve Asya'ya bu ölçüde
bağımlılığın Atlantik ülkeleri tarafından derinlemesine
sorgulandığı, uluslararası finans sistemindeki karşılıklı
bağımlılığın derinlemesine tartışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bu
sorgulama...