Ekonomik ve demokratik reformlarla bezenmiş 2003-2006 dönemi
yüzde 7.8 ile, 1923-1938 döneminden sonra ilk kez Türkiye
Ekonomisi'nin rekor büyüme performansı yakaladığı bir dönemdi. 7.8
ortalama büyüme rekorunun lokomotifi, büyümeye 3.9 puan katkısı ile
özel sektör yatırımlarıydı.
Tüketici güvenini baltalamak ve özel sektör yatırımlarını frenlemek
adına, vesayet odakları 'Danıştay saldırısı', 'Hrant Dink cinayeti'
ve 'AK Parti kapatma davası ile üzerimize geldiler.
2007'de büyüme yüzde 5, 2008'de ise ancak yüzde 0.8 olabildi.
2009'da ise, küresel finans krizi ile yüzde 4.7 daraldık. AK Parti,
bir yandan iç ve dış vesayet odakları ile mücadelesini sürdürürken,
bir yandan da ekonomide yeni açılımları, yeni projeleri, yeni
politikaları sürekli devreye almayı başararak, 2010-2015 döneminde,
Türkiye'yi belirli yıllarda dünyanın en hızlı büyüyen 3. veya 4.
ekonomisi yaptı ve ortalama yüzde 7.4 büyüme yakaladık.
Türkiye'yi durdurmak gerekiyordu.
Eğer, böyle bir büyüme motivasyonu ile, Türkiye Avrasya'daki
kapsayıcı rolünü güçlendirmeyi sürdürür ise ve bölgedeki diğer
ülkelere de 'ekonomik ve demokratik' özgürlüğün, vesayet
odaklarının kontrolünden kurtulmanın yolunu öğretir ise, bu
coğrafyaya çöreklenmiş odakların planları boşa çıkacaktı. Bu
nedenle, ellerindeki tüm terör imkânları ile saldırdılar.