Tam bir yüzyıl sonrasında, söz konusu sıklet merkezi, küresel
ağırlık merkezi değişikliğini bir kez daha, bu defa Batı'dan
Doğu'ya doğru devam etmekte olan bir alan değişikliği olarak her
yönüyle gözlemlerken, Türkiye'nin dünya
jeo-politiğindeki önemi, bu sürecin tam
merkezinde yer alması nedeniyle, bir kez daha tartışılmaz bir
şekilde öne çıkmış durumda.
Bir yüzyıl önce, Osmanlı'nın son dönemi itibariyle, devlet ve
toplum bazında, insani ve idari boyutları çok ağır bir sınav
verdik. 1821'den itibaren, Avrupa devletlerinin
koordinasyonunda, Osmanlı'nın sahip olduğu topraklardaki yer altı
ve yer üstü zenginliklerini koparmaya yönelik 'kanlı' bir operasyon
süreci, yüzyıllardır milyonlarca kilometre karelik bir alanın
kontrolünü elinde bulunduran bir 'Cihan
Devleti'ni ve Türk halkını Anadolu'da küçücük bir
alana hapsetmeyi hedeflemişti.