İki hafta içinde, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP üst
yönetimi iki kritik skandala, Türkiye'nin itibarıyla ilgili iki
ağır vakaya imza attılar.
İlki, Türkiye Ekonomisi'nde işlerin kötü gittiği iddiasına altlık
yapmak adına, Kılıçdaroğlu'nun erkeklerin iş hayatındaki, çarşı,
pazardaki sıkıntıları nedeniyle, eve stresli gelip, eşlerini bu
nedenle dövdüklerini iddia etmesiydi.
21. Yüzyıl'da, hukuk devleti olma, insan hakları ve medeni ülke
olmanın evrensel kuralları açısından, Türkiye'nin kadına ve çocuğa
şiddete kurumsal boyutta ve sivil toplum kuruluşları açısından
farkındalık çalışması yürüttüğü bir süreçte, Kılıçdaroğlu'nun, sırf
ekonomide sıkıntı var iddiasını vurgulamak adına, kadına şiddeti bu
konuya işaret ederek mazur göstermesi, Türkiye'nin uluslararası
alandaki itibarı açısından bir skandaldı.
CHP üst yönetiminin tepki göstermemesi ise ayrı skandal.
Bu skandalı unutturmak adına ve ABD'deki malum davayla aynı tarihe
getirilmesi de hayli manidar olan diğer çıkış ise, hem Kılıçdaroğlu
hem de CHP üst yönetimi açısından ayrı bir skandal anlamına
gelmekte.
Geçtiğimiz salı günkü grup toplantısında, Kılıçdaroğlu'nun
salladığı belgelerin ne olduğu hakkında hâlâ bir fikir sahibi
değiliz. Ancak, iddia edilen belgeler bankacılık belgesi ise, durum
birkaç açıdan büyük bir itibar felaketi anlamına geliyor.
Birincisi, dünyanın tüm saygın, hukuk devleti ilkelerine bağlı
ülkelerinde, bankacılık alanındaki işlemler deşifre edilemez.
Türkiye'nin bankacılık ve sermaye piyasası kanuni düzenlemeleri
çerçevesinde, bu belgelerin finans kurumu dışına sızdırılması
suçtur.
Bunu kullanan da suç işlemektedir.
Bu nedenle, Kılıçdaroğlu'nun bankacılık işlem belgesi olduğu iddia
edilen o belgeleri elinde sallaması, Türkiye'nin uluslararası
ekonomi ve finans alanındaki itibarı açısından, Türkiye'nin
itibarına büyük bir darbedir.
Yerli ve yabancı yatırımcılar, ekonomi aktörleri açısından algısı
faciadır. Bunun da ötesinde, CHP'nin Meclis'te onayladığı 'kişisel
verilerin gizliliği' düzenlemesine göre, herhangi bir bankacılık
belgesinin kurum dışına sızdırılması ağır bir suçtur.
Dünyanın hiçbir saygın parlamentosunda, Milletin Meclisi'nde,
illegal yolla elde edilmiş, kişisel verilerin gizliliğine aykırı
bir belge ile siyaset yapılmaz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP üst yönetimi, Türkiye'de
yatırımları olan uluslararası şirketlere ve Türkiye'ye yatırım
yapmayı düşünen tüm uluslararası şirketlerin üst düzey
yönetimlerine, 'bankacılık işlemleriniz hukuki açıdan ve kişisel
verilerin gizliliği açısından korunmamaktadır.
Canımız istediğinde bunları siyasete alet edebiliriz'
demişlerdir.
Siyasetin gözü bu derece körelmiş ise, vah benim memleketim.