Kerem Alkin Sabah Gazetesi

E7-G7 rekabeti: ‘BRICS’ ‘Atlantik’e karşı

Türkiye'nin bölgesel ve küresel işbirliği süreçlerindeki öncü rolü, Osmanlı'dan beri ülke kurumsal hafızamızda var olan bir meziyetimiz. Yakın dönem açısından, 2. Dünya Savaşı...

27 Temmuz 2018 | 2.263 okunma

Türkiye'nin bölgesel ve küresel işbirliği süreçlerindeki öncü rolü, Osmanlı'dan beri ülke kurumsal hafızamızda var olan bir meziyetimiz.
Yakın dönem açısından, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası örgütlerin başından beri üyesi olmamız bir yana, NATO'nun yanı sıra, CENTO'yu da unutmadan, esas 1980'lerden bu yanaki sürece odaklanırsak, İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK), Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT/ECO) ve D-8 Hareketi gibi, Türkiye'nin öncülük ettiği pek çok önemli işbirliği süreci ve platformu unutulmamalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, son 16 yılda, Türkiye'nin ekonomi-politik alanda kaslarını güçlendirmiş, atletik, diplomatik manevra kabiliyeti yüksek bir ülkeye dönüşmesine şahit olduk. Bu süreç, 70 yıldır Atlantik kanadıyla yürütülen güçlü ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerin yanı sıra, Türkiye'ye yeni güç kutuplarıyla uluslararası ilişkilerini 'çok yönlü' ve 'çok katmanlı' olarak geliştirme fırsatı da sağladı.
2000'li yılların başından itibaren 'yükselen yeni güç merkezi' olarak öne çıkan Asya-Pasifik'le, Başkan Putin'le yeniden 'süper güç' konumuna ulaşma sürecini hızlandırmış olan Rusya'yla, 21. Yüzyıl'ın ikinci yarısının çekim merkezi olacak Afrika'yla ve yaradılışları gereği, adeta 10 bin km uzağımızdaki kuzenlerimiz gibi hissettiğimiz Latin Amerika'yla yepyeni bir ilişki seti oluşturma gayretlerimizi hem hızlandırdık, hem de derinleştirdik.
Türkiye'nin 2015'teki G20 dönem başkanlığı ve 2018'deki Şangay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü dönem başkanlığı, çok yönlü olarak zenginleştirilmiş diplomasi ağımızın bir çırpıda sayılabilecek meyveleri olarak özetlenebilir.
Bu dönem içinde, başlangıçta gayri resmi bir oluşum olarak başlamış olan Brezilya- Rusya- Hindistan- Çin (BRIC) işbirliği ise, 2009'da Rusya'nın ev sahipliğindeki liderler zirvesiyle ete kemiğe bürünmesi sonrasında, resmi olarak 10'uncu Zirvesi'ni gerçekleştiren bir küresel işbirliğine dönüştü ve Güney Afrika'nın da katılımıyla artık BRICS Grubu olarak adlandırılmakta.
1860'tan bu yana küresel ekonomi-politiği yöneten 'batıbatı' veya 'kuzey-batı' ittifakı, yükselen 'güney-güney' ittifakının dünya ekonomisinde katlanarak büyüyen gücünden de, 70 yıl Atlantik ittifakıyla güçlü ilişkileri olan Türkiye'nin, BRICS Grubu'yla, Şangay İşbirliği Örgütü'yle ve bu birlikteliklerin başat ülkeleri olan Rusya ve Çin'le güçlendirilmiş ve derinleştirilmiş 'bilateral' ilişki kurmasından olağanüstü rahatsızlar. Yeni yükselen güç merkezleri, Atlantik ittifakının hâkimiyetindeki deniz ticaret koridorlarından, Türkiye'nin sıklet merkezinde yer alacağı yeni kara ticaret koridorlarına doğru, aynı zamanda dünya mal ve para trafiğinin de eksenini değiştirmekteler. Hem Asya, hem Afrika, hem de Avrupa açısından Türkiye ile enerji, taşımacılık, lojistik ve ticaret koridorlarında yoğun işbirliği geleceğin 50 yılına yönelik önemli ipuçları veriyor.
Başkan Erdoğan'ın BRICS temaslarını bu açıdan da detaylı takip edelim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış 20 Kasım 2024 | 76 Okunma G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele 18 Kasım 2024 | 101 Okunma İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım 15 Kasım 2024 | 45 Okunma Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ 13 Kasım 2024 | 92 Okunma