Birkaç yıldır, kurumsallaşmış başarılara ve Türkiye ekonomisinin
oturmuş, derinlik kazanmış makro dengelerine rağmen, 'iletişim
stratejileri'nde zaman zaman gözlenen kazalar; hatta en gerekli
anlarda gözlenen 'iletişimsizlik' krizleri nedeniyle, Türkiye
Ekonomisi'nde kırılmalar yaşadık. Bugün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin sağladığı yeni proaktif yapının ve hızlı karar alma
sürecinin avantajlarını etkin bir şekilde kullanacağımız yen bir
döneme başlangıç yapıyoruz. Öyle ki, 'ekonominin yüzde 50'si
piyasaların psikolojik algısı'dır gerçeğinden hareketle, fiyat
istikrarı, finans istikrar gibi temel başlıklarda, yani enflasyon
ve cari açıkla mücadelede, etkili yol haritalarını hayata geçirme
başarısı kadar, politika setinin gerekçelerini ve uygulama sürecini
etkili bir şekilde aktaracak, bir 'iletişim stratejisi'
oluşturulduğuna da şahit olacağız.
Bu süreç, 'piyasaların duymak istediği'ne dair bir 'iletişim
stratejisi'nden çok, Türkiye Ekonomisi'nde ekonomi politikalarının
ve temel makro dengelere yönelik çözümlerin küresel ekonominin
gerçeklerine uygun bir anlayışla şekillendiğinin, şekilleneceğinin
şeffaf bir dille iletişiminin yürütülmesi olacak. Önceki dönemde,
merkez bankasının araç bağımsızlığı, mali disiplin gibi başlıklar
ekonomi yönetimi açısından oturmuş ilkeler iken, bu ilkelere
yönelik 'tavizsiz' duruşun iletişiminin bugün çok daha güçlü
yürütüleceği yeni bir dönemin kapısını aralıyoruz. Ekonomi
yönetiminde ortak dil, ortak 'özgüvenli duruş', ölçülü ve etkili
iletişim, 'dinamik iletişim'in önemli sacayaklarını oluşturmakta.
Bu nedenle, Türkiye ekonomisinin öncelikli konu başlıklarına
yönelik politika setini hızla oluşturmak, hızla politikaları
uygulamak ne derece önemliyse, bu yeni dönemin 'dinamik iletişim'
stratejisine de önem vermek, kurgulamak; Türkiye ekonomisinin
dinamiklerine yönelik bir iletişim içeriği oluşturmak da bir o
kadar önemli.
Gerek finans kesiminin, gerekse de reel sektörün bu manada yeni
ekonomi yönetiminden 'aceleci', 'günü kurtaran' açıklamalar,
ekonomi yönetiminin kurumsal yapısıyla bağdaşmayan 'algı
operasyonları'na yönelik 'dağınık' açıklamalara dair tutum
beklemeleri yerine, yeni 'iletişim stratejisi'ne yönelik sürecin
şekillenmesine sabır göstermeleri daha yerinde olacaktır. Kamu ve
özel sektördeki önemli deneyimleri ve bilhassa son 5 yılda önemi
hayli artmış 'iletişim stratejileri'ndeki birikimleriyle ve
başarılı performanslarıyla, yeni Kabine'nin dirayetini kısa sürede
gözlemleyeceğiz.