Türkiye'nin uluslararası siyaset alanındaki güvenlik ve
diplomasi hamlelerinin 'hard power'ı (sert güç) destansı bir
kahramanlığa imza atan tüm güvenlik ve istihbarat birimlerimiz ise;
sahadaki 'soft power'ımız (yumuşak güç) da destansı bir 'insanlık
ve medeniyet' mücadelesi veren TİKA, AFAD, Kızılay, Maarif Vakfı ve
Yunus Emre Enstitü'müz.
Türkiye'nin elbette, küresel ölçekte ticaret diplomasisi de söz
konusu. Ticaret diplomasimizin 'hard power'ı Ticaret Bakanlığımız
ise;
'soft power'ı da dünyanın 200 ülkesine ulaşan ihracatçılarımız,
ihracatçı birliklerimiz ve çatı kuruluşumuz Türkiye İhracatçılar
Meclisi'miz.
İhracatçımızın yeryüzünün tüm noktalarında Türk malları adına
gösterdikleri maharet, ABD'nin tetiklediği küresel ticaret
savaşının sebep olduğu tüm sıkışmaya rağmen, Türkiye Ekonomisi'ne
alkışlanan bir ihracat hacmi rekoru olarak dönüyor. Ekimde,
Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık ihracat hacmi 15.7 milyar
dolar ile yakalanırken, yıllıklandırılmış ihracatımızın da yılsonu
için 170 milyar dolar düzeyinde bir rekora koştuğunu gözlemliyoruz.
Yeni hedef pazarlarımız olan Meksika'ya ihracatımızın yüzde 14,
Latin Amerika'ya yüzde 41 ve Afrika'ya yüzde 25 artması memnuniyet
verici.
Kürşad Tüzmen ile başlayıp, Zafer Çağlayan ve Nihat Zeybekci
bakanlarımızla devam eden rekorlar dizisi, bakanlığımızın ortaya
koyduğu performansın kurumsal bir beceriye dönüşmesi, Bakan Ruhsar
Pekcan'ın özel sektör ve iş konseyi başkanlığından gelen uzun
soluklu deneyimi ile Türkiye'yi yeni rekorlara taşıyacak pek çok
strateji ve projenin hayata geçmesini sağlayacak. TİM ise, Oğuz
Satıcı ile başlattığı 'ihracatı teşvik etme ve imrendirme'
hamlesini, Mehmet Büyükekşi'yle beraber 'marka, tasarım, inovasyon
ve teknoloji' boyutuna getirdi.
Bugün de, İsmail Gülle ile beraber 'dış ticaret fazlası veren
Türkiye' hedefiyle geleceğe yürüyor. En meşakkatli zamanlarda bile
başımızı yere eğdirmeyen ihracatçılarımıza ne kadar teşekkür etsek
azdır.