Batı dünyasını temsil eden tüm uluslararası teşkilat ve düşünce
kuruluşlarında, bilhassa son bir yıldır iki önemli konu farklı
boyutlarıyla öne çıkıyor. İlki 'ekonominin
güvenliği', ikinci başlık ise
'agresif sanayi politikası'. Her
iki başlığın da özünde bir ülkeyi veya ülkeler grubunu olumlu yönde
etkileyen; ama, bir o kadar da olumsuz yönde etkileyen boyutları
söz konusu. İki siyah kuğu,
küresel virüs salgını ve üstüne gelen Rusya-Ukrayna Savaşı, malum,
'kendine yetebilen ülke olma' ve
'stratejik otonomi' kavramlarını gündemin ilk
sıralarına oturttu. Günümüzde, tarım-gıda, enerji, dijital
teknolojiler ve savunmagüvenlik alanlarında kendine yetebilen ülke
olmak, beraberinde ekonominin güvenliğine dair önemli kabiliyetler
kazandırıyor.
Bununla birlikte, ülkeler artık 'ekonominin güvenliği' kavramını
kendisine yönelmiş doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını gözden
geçirmek ve iyi analiz etmek, o ülkenin dünyanın başka
coğrafyalarında kendi sermayesi ile yaptığı doğrudan yatırımlarını
da doğru ülkelere, doğru paydaşlara...