Kerem Alkin Sabah Gazetesi

Ekonominin güvenliği ve ekonomistlerin yanılgısı

Son 1.5 yıldır, nedense, bir grup ekonomist, ağırlıklı olarak Latin Amerika ekonomilerinde 1970'li ve 80'li yıllarda kontrolden çıkmış enflasyonu ve arz-talep dengesizliğini dizginlemek amacıyla uygulanmış 'ortodoks'...

21 Mayıs 2018 | 164 okunma

Son 1.5 yıldır, nedense, bir grup ekonomist, ağırlıklı olarak Latin Amerika ekonomilerinde 1970'li ve 80'li yıllarda kontrolden çıkmış enflasyonu ve arz-talep dengesizliğini dizginlemek amacıyla uygulanmış 'ortodoks' ekonomi politikalarını, ilginçtir Türkiye Ekonomisi'nin bugünkü dengeleri için de bir gereklilik olarak görmekteler. Ancak, söz konusu ekonomistlerin atladıkları önemli bir detay var; o da söz konusu ortodoks ve heterodoks ekonomi politikalarının dünya ekonomisinde küreselleşmenin etkisi bu boyutlara henüz gelmemişken, gelişmekte olan ülkelerin ağırlıklı olarak kapalı devre ekonomilere sahip oldukları dönemde uygulanmış olmaları.
Oysa günümüzde, hammadde ve mal fiyatları o kadar küreselleşmiş durumda ki, merkez bankalarının tümünün işinin zor olduğunu ifade etmek gerekiyor. Bu nedenle, merkez bankaları fiyat istikrarından daha büyük çabayı finansal istikrar konusunda göstermekteler. Euronun 2014 yılı mart ayında 1,3914 doları görüp, tam bir yıl sonra, mart 2015'te bu defa 1,0496'yı görüp, son 1 yıl içinde 1,06 ile 1,25 dolar arasında dalgalanması buna örnektir.
Söz konusu dolar-TL kur hareketi enflasyondan kaynaklanıyor ise, dolar- TL kurunun 2013-2018 arası birikimli enflasyonla olması gereken seviye 2,89 TL'dir. Cemil Ertem'in ve M. Levent Yılmaz'ın geçen haftaki makalelerindeki kıymetli tespitleri, piyasa ekonomistlerinin basmakalıp tespit ve dayatmalarının ekonomi literatürü açısından ne kadar zayıf ve Türkiye Ekonomisi'nin güvenliği açısından ne kadar risk içerdiğini net şekilde ortaya koyuyor.
Gezi, 17-25 Aralık, 6-7 Ekim Kobani olayları, 2015'teki ağır terör eylemleri ve 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimiyle, derecelendirme kuruluşlarının not indirimleriyle eşzamanlı olarak yürütülen Türkiye Ekonomisi'nin algısına yönelik vahşi saldırı, dolar TL kurunu 1,86'dan 4,5'lere kadar getirdi. Son 5 yılda birikimli olarak, dolar kuru artışı Türkiye'nin yıllıklandırılmış maliyet enflasyonuna, ÜFE'ye 14 puanlık negatif, artırıcı bir etki getirdi.
Ekonomik büyüme başarımız ise, tersine dolar-TL performansını olumlu yönde etkiledi. Yanılgı içindeki ekonomistler, küreselleşmiş bir dünyada görevini tamamlamış 'ortodoks' tedbirlerle Türkiye'nin büyümesine sekte vurmanın peşinde koşacaklarına, Türkiye'nin başını daha da belaya sokmayla uğraşacaklarına, 'asimetrik düzen'in Türkiye'nin ekonomik güvenliğine saldırısını daha ciddiye alsalar, bir duruş ortaya koysalar; ekonomimizde bugünkü gündemi konuşmazdık. Dönem Türkiye Ekonomisi'ni teknik olarak değerlendirme değil, ekonomi-politik duruş sergileme dönemidir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış 20 Kasım 2024 | 76 Okunma G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele 18 Kasım 2024 | 101 Okunma İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım 15 Kasım 2024 | 45 Okunma Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ 13 Kasım 2024 | 92 Okunma