Kerem Alkin Sabah Gazetesi

‘Enerji güvenliği’nde küresel deprem

Dünyanın en büyük petrol üretici ve tedarikçisi Suudi Aramco'ya yönelik saldırının küresel enerji fiyatları ve küresel enerji piyasaları üzerinde elbette ki etkisi oldu. Bugüne kadar, 1970'li yıllardaki iki...

18 Eylül 2019 | 90 okunma

Dünyanın en büyük petrol üretici ve tedarikçisi Suudi Aramco'ya yönelik saldırının küresel enerji fiyatları ve küresel enerji piyasaları üzerinde elbette ki etkisi oldu. Bugüne kadar, 1970'li yıllardaki iki petrol krizi başta olmak üzere, önemli olaylar, önemli dalgalanmalar yaşamış olan uluslararası enerji piyasaları, tarihte ilk kez küresel petrol fiyatlarının bir günde, kısa bir zaman dilimi içerisinde yüzde 20 artış gösterdiği ağır bir kırılma yaşadı. Ancak, Aramco'ya yapılan saldırının etkileri salt küresel petrol fiyatlarıyla sınırlı değil.
ABD'nin hava savunma sistemleri olan Patriot füze sistemleri ve Awacs erken uyarı hava unsurlarıyla ciddi tedbirler almış olan Suudi Arabistan'ın kritik önemdeki iki önemli enerji tesisine yapılan saldırıyı önleyememiş olması, dünya genelinde tüm kritik önemdeki petrol ve enerji tesislerinin benzer saldırılara kolayca açık olup olmadığı konusundaki tartışmaları da alevlendirdi.
Suudi Arabistan, bu saldırı nedeniyle bir süre üretim ve tedarik kapasitesinin tahmini olarak yüzde 50'sini kaybetse dahi, gerek kendi stoklarını devreye alması, gerekse de diğer petrol ihraç eden ülkeler sayesinde dünya ekonomisinin günlük ihtiyacının tedarikinde sorun yaşanması beklenmiyor.
Ancak, esas küresel ekonomi çevrelerinde öne çıkan soru, bu tür saldırıların başka önemli petrol üreticisi ülkelerin tesislerine de yapılması halinde, dünyanın enerji ihtiyacının bir anda tedariksiz kalması ve petrol fiyatlarının kontrolden çıkması halinde, dünya ekonomisi ne tür bir kaosla karşı karşıya kalabilir. Üstelik, dünya ekonomisinde 'resesyon' tartışmalarının iyice arttığı bir dönemde, ardı ardına yaşanacak olumsuz gelişmeler ile küresel petrol ve enerji fiyatlarının yükselmesi, gerek hane halkının, gerekse de şirketlerin alacakları tasarruf tedbirleri nedeniyle, resesyon riskini büsbütün derinleştirebilir.
Bir yanda, İran'la 'nükleer anlaşma'nın devamından yana olan AB ve Rusya; bir yanda anlaşmadan çekilerek İran üzerindeki baskıyı arttırmış olan ABD; bir yanda ABD yönetiminden tarihinin en büyük desteğini alan İsrail'in Suriye'de İran hedeflerine saldırıları ve kritik bir seçime yaklaşması; diğer yanda kimi Körfez ülkeleri ile İran arasındaki gerginlik ve kimi ülkelerle İran arasında 'birbirlerinin gemilerine el koyma' gerginliği.
Dünya ekonomisi 'küresel ticaret ve kur savaşları'ndan ekonomik gerginlikleri konuşurken; aslında, dünya hızla 'jeopolitik' gerginliklere sürükleniyor.
Türkiye'yi bu 'ateş çemberi'nden korumak adına, tedbirlerimizi hızlandıracağız.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış 20 Kasım 2024 | 76 Okunma G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele 18 Kasım 2024 | 101 Okunma İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım 15 Kasım 2024 | 45 Okunma Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ 13 Kasım 2024 | 92 Okunma