Bu yaz, Avrupa'nın önümüzdeki sonbahar ve bilhassa
2023 kışı açısından, enerji
ihtiyaçlarının karşılanması adına zor bir 'sınav'
dönemi olacak. Öncelikle, siyasi kırılmalar. Rusya-Ukrayna
Savaşı'nın tetiklediği 'enerji arz güvenliği'ne yönelik gerçeklere
ve artan risklere kadar, Avrupa'nın öncelikli gündemi 'yeşil
dönüşüm' ve 'yeşil enerji'ydi. 'Yeşil Mutabakat'
(Green Deal) da bunun en temel politika ve uygulama alanını
oluşturmakta. Bununla birlikte, 24 Şubat'tan bu yana, savaş patlak
verdiğinden bu yana, Rusya'dan artarak devam ederek gaz sevkiyatı
kısıntısı, 3'e, hatta 4'e katlanan doğalgaz
metreküp fiyatlarıyla birleşince, 'ne olursa olsun
yeşil' söylemi karar vericiler nezdinde ister istemez bir
kırılma yaşamakta.
Gerek hane halkı, gerek sanayi kuruluşları, gerek ticarethaneler,
tüm enerji tüketicilerinin ağır fiyatlarla karşı karşıya kalmaması
adına, 'yeşil devrim'i düne kadar hararetle savunan ülkeler, en
aciliyetle 'kömür' ve 'petrol'le çalışan termik
santraller dahil, tüm enerji üretim imkanlarını ve üretim
tesislerini devreye almış durumdalar. Bu...