Önümüzdeki 10 yıl, Avrasya merkezli olarak, küresel
ekonomi-politiğin yeniden şekillendiği, küresel ölçekte 4 ayrı
çekim merkezi ve manyetik alanın oluşmasının beklendiği ve
Türkiye'nin dünya ekonomisinde 'bir üst lige' çıkabilmek adına,
elindeki imkânları etkili ve isabetli kullanması gereken bir dönem
olacak. Bu süreç, Türkiye'nin 'enerjik' olmasını, kaslarını
güçlendirmesini, entelektüel kapasitesini çok daha yukarılara
çekmesini gerektiren bir dönem olacak.
Türkiye'nin bu dönemde, her sektörde yeni stratejiler oluşturması,
yeni hedefler belirlemesi gerekecek.
Türkiye'nin 'enerjisi'ni 'Büyük Türkiye Vizyonu'na odaklaması
gerekecek. Bu sürecin bütünü, aynı zamanda, Türkiye'nin enerji
alanında 'milli bir yürüyüş'ü, 'milli hamle'yi, 'bağımsız enerji'
strateji ve hedeflerini belirlemesinden geçiyor. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın dünkü bir saatlik sunumu,
enerjide 'milli ve bağımsız' yol haritasının tüm detaylarına vakıf
olmak açısından etkileyici tespitler içeriyordu.
Türkiye'nin 'Milli Enerji ve Maden Stratejisi', 'Arz Güvenliği',
'Yerlileştirme' ve 'Öngörülebilir Piyasa Koşullarının
Oluşturulması' sacayaklarına dayanıyor.
Türkiye, faaliyette olan ve inşa edilen, planlanan 8'i doğalgaz,
2'si petrol boru hattı ile dünyanın en kritik 'enerji kavşak
noktası' olacak. Arz güvenliğinin bir diğer başlığı ise
depolama.
Türkiye 1-2 yıl içinde doğalgaz depolama kapasitesini ihtiyacının
yüzde 20'si olan 10 milyar metreküpe çıkaracak. Likit doğalgaz
(LNG) depolama kapasitesi; FSRU yani yüzer LNG terminali
kapasitesi, 5 milyon metreküp petrol depolama hedefi, piyasanın ani
taleplerini karşılamak dahil arz güvenliği açısından kritik önemde
yatırımları gündeme getirecek.