Başta Sivil Dayanışma Platformu olmak üzere, Türkiye'nin güçlü
bir geleceği, güçlü bir liderliği hak ettiğine gönülden inanan
sivil toplum kuruluşlarının yurt içinde ve yurt dışındaki
çalışmaları, 'Evet'e yönelik tercihi güçlendirmeye başlayınca,
yurtdışından bu yükselişi bastırmayı hedefleyen 'algı
operasyonları' da hızlandı. Sivil toplum çalışmalarının
engellemesine yönelik 'atlı', 'itli' operasyonlar, bakanlarımızın
seyahatlerine, toplantılarına ardı ardına yasaklar, tersine,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'nin geleceği açısından
neden önemli bir gereklilik arz ettiği noktasındaki bilinçlenmeyi
güçlendiriyor. Şimdi, bu tarihi model değişikliğini engellemek
adına, ellerindeki tüm imkânları sahaya sürüyorlar. Uluslararası
derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye'nin görünümünü
'negatif'e çevirme kararı da 'algı operasyonu'na yönelik adımlardan
biri.
Türkiye Ekonomisi'nin görünümünü 'negatif'e çevirmenin gerekçesi
olarak gösterilen nedenler arasında, bir kere 'ülkenin kurumsal
gücündeki süregelen aşınma' mesnetsiz ve ahlak dışı bir iddia.
Tersine, Türkiye siyasi ve kurumsal liderlik açısından en güçlü
dönemini yaşıyor. 'Büyüme görünümündeki zayıflama' da mesnetsiz bir
iddia. Çünkü Çin ve Hindistan hariç, tüm gelişmekte olan ülkeler
ortalama büyümesi yüzde 0.9 ve Türkiye bu oranın 2.5 katı üzerinde
bir büyüme ile yoluna devam ediyor. 'Bütçe ve dış finansmana
yönelik artan baskılar' iddiası da mesnetsiz. Çünkü ocak ayı bütçe
performansı çok iyi çıktı; cari açık normal seyrinde devam ediyor
ve finansmana yönelik en ufak bir sorun belirtisi yok. 'Türkiye'nin
kredi şoku riskindeki artış' da mesnetsiz. BDDK ve TCMB verileri
kredi riskinde bir artış olmadığını teyit ediyor ve tahvil
ihraçlarına misli talep geliyor.