Birleşmiş Milletler'in (BM) Sürdürülebilir
Kalkınma Amaçları'nı (SDG) gerçekleştirmenin en
önemli şartlarından birisini, dünyanın önde gelen ekonomilerinin
yeryüzünü, küresel ekolojik sistemi, iklim ve çevreyi korumak ve
geliştirmek adına ne kadar samimi bir mücadele ortaya koydukları
oluşturuyor. Çünkü, 21. Yüzyıl'ın en vazgeçilmez küresel
trendlerinden birisi olan 'sürdürülebilirlik'
adına, iklim ve çevre güvenliğine yönelik, küresel ekolojik
sistemin tüm zenginliklerini korumaya yönelik, yeryüzünün sunduğu
tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarını verimli kullanmaya yönelik
kapsamlı politika, strateji ve uygulamalar oluşturulamaz ise,
bizleri hayli 'karanlık' bir gelecek bekliyor.
'Karanlık' kelimesini metafor olarak
kullanabildiğimiz gibi, modern yaşam için gerekli olan enerjiyi
kaybetme riski anlamında, somut bir gerçek olarak da ifade
edebilmek mümkün. Bu nedenle, 8 milyarı aşan dünya
vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik tüm mal ve
hizmetlerin üretiminde kullandığımız girdilerin yeniden dönüşüme
uygun hale gelmesi, gerçek manada 'sıfır atık'a
yönelik teknolojik...