10 Mayıs Çarşamba günkü yazımda, bir ay öncesinden, bugün
açıklanacak 2017 yılı 1. çeyrek GSYH, milli gelir büyüme hızı oranı
tahminimi yüzde 3.8 olarak paylaşmıştım.
8 Haziran günü açıklanan taze sanayi üretim verileri ışığında; siz
bu satırları okurken (saat 10'da TÜİK açıklıyor) çoktan açıklanmış
olacak, 1. çeyrek büyüme tahminimi yüzde 3.5-3.6 olarak revize
ettim. Bununla birlikte, Anadolu Ajansı finans portalıyla
tahminlerini paylaşmış olan ekonomistlerin ortalaması, benim bir
önceki tahminim olan yüzde 3.8'e işaret ediyor. Ekonomistlerin en
yüksek tahmini yüzde 5.2, en düşüğü yüzde 2. Benim en yüksek
tahminim yüzde 4.22, en düşüğü 2.75.
Sanayinin çarklarından nisan ayı itibariyle çıkan veriler, 2.
çeyreğin daha da kuvvetli gelebileceğine işaret ediyor. Bu da, yıl
sonu büyüme hedefi olan yüzde 4.4'ün tutturulabilmesi noktasında
beklentileri güçlendirdi. Ekonomistlerin 2017 büyüme tahmini ise
yüzde 3.4'e yükselmiş durumda. Beklentilerin en yükseği yüzde 4.1,
en düşüğü ise 2.6.
11 Eylül pazartesi, 2. çeyrek büyüme verisi açıklandıktan sonra,
tüm 2017 büyümesini tahmin etmek daha kolay olacak. 2017 için,
yüzde 4.4'lük büyüme oranı hedefine ulaşmanın önemli
sacayaklarından biri 'fiyat istikrarı', yani enflasyonla mücadelede
etkili ve hızlı bir başarı. Çünkü enflasyon oranının yüksekliği ve
direnci, hem faizlerin yüksek kalmasına ve ağır finansman
maliyetine, hem de döviz kurlarında oynaklığa sebep oluyor. Ekonomi
yönetiminin, başta tarım ve gıda fiyatları olmak üzere, fiyat
endekslerini etkileyen mal ve hizmetlerin fiyatlarında sağlayacağı
istikrar, hem döviz kurları, hem de faiz oranlarında gerilemeye
sebep olacak. Bu da, özel sektör yatırımlarında ciddi bir hızlanma
anlamına gelecek ki; özel sektör yatırımlarındaki anlamlı bir
sıçrama, çeyrek dönemde yüzde 5 büyüme görmemizi bile sağlayabilir.
Bu nedenle, fiyat istikrarı ve onun uzantısı olarak döviz kuru
istikrarı ekonomi alanındaki önceliklerimiz arasında. Bunu üretimi
ve yatırımları destekleyici teşvik paketleri ve reformlarla
beslemek, Türkiye'yi 2018'de yüzde 5 civarında bir büyümeye
yaklaştırabilir.
249 şehidimiz, 2193 yaralımız, 15 Temmuz gecesi, Türkiye'nin
demokrasisi ve geleceği için tarihi, destansı bir fedakârlıkta
bulundu. Türk iş dünyası bugün hâlâ ayaktaysa, ekonominin çarkları
dönüyorsa, hain darbe girişimine karşı verilen bu tarihi mücadele
sayesinde olduğu unutulmamalı. Ekonomik verilerle uğraşırken,
hepimizin omuzlarında tarihi bir sorumluluk olduğunu unutmayalım.
Reel sektöre verilen destekleri çarçur etmeyelim.