Yılın ilk çeyreğinde yakalanan yüzde 5'lik büyüme birkaç boyutu
itibariyle hayli önemli. Öncelikle, bunca hainliğe, terör
saldırılarına, provokasyona direnen, Türkiye'nin birlik ve
bütünlüğüne saldırıları bertaraf eden Türk milletinin, ülkesine
sahip çıkan 'Milli İrade'nin, vatan sevgisiyle örülmüş
mücadelesinin bir sonucu olduğu noktasında önemli.
Sonrasında, 1990'lı yıllardan bu yana, pek çok ekonomik ve siyasi
krizi yaşamış; bu krizlerin sebep olduğu tahribatı telafi etmiş,
krizlerden ders çıkarmış, 'durmak yok, yola devam' demiş bir reel
sektörün azminin, mücadelesinin göstergesi açısından çok kıymetli.
Üçüncü bir nokta, Türkiye'nin diz çökeceğini, yere yıkılacağını,
toparlanamayacağını; 2017'de yüzde 2'lik bir büyümeyi dahi
göremeyeceğini iddia eden uluslararası kuruluşların ve onların
yerel yandaşlarının yüzüne tokat gibi inen bir yüzde 5'lik
büyüme.
İster Arap baharı, ister Irak ve Suriye kaosu, ister Katar
ablukası, coğrafyamızdaki kargaşanın arkasında da yine 'büyüme'
konusu var. Dünyanın gelişmiş 7 ekonomisi, büyüme açısından çok
sancılı bir dönem geçirmekteler.
Vasat büyüme sorunu, bu ülkelerin borç yükünü de, finans
sistemindeki sorunları da, artan yoksulluk ve sosyo-ekonomik
sorunların tetiklediği siyasi ve toplumsal gerginlikleri de
derinleştiriyor.
AK Parti hükümetlerinin, 14 yıllık iktidar döneminde, ekonomi
alanında 'farkındalığı' güçlendirdikleri en önemli tespitlerden
biri 'büyümenin her şeyin ilacı olduğu' gerçeği. Büyüme bu yönüyle,
üretim, yatırım, istihdam, vergi geliri ve yaşam standardı artışı
anlamına geliyor. Ülke ekonomisi büyüme trendini kaybettiğinde,
kalıcı büyüme ortadan kalktığında, üretim yavaşlıyor, yatırımlar
duruyor, işsizlik hızla artıyor, vergi gelirleri azalıyor ve yaşam
standardı geriliyor. Birbirini tetikleyen bir dizi ekonomik sorun,
kısa sürede siyasi istikrarı da tehdit eder hale geliyor.
Bu nedenle, Ekonomi Yönetiminin, 6 aylık eylem planı ve 2018'e
yönelik kapsamlı strateji planında iki önemli noktaya odaklanmaları
yararlı olacaktır. Bunlardan ilki, kalıcı büyüme için gerekli olan
reform ve stratejiler; ikinci nokta ise Türkiye'nin rekabetçiliği
adına üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik reform ve
stratejiler. Enflasyonla mücadele ve döviz kurlarının istikrar
kazanması adına kalıcı adım ve sonuçlar da bu süreçte hayati önem
taşıyor olacak. Hiç tartışmasız, özel sektör yatırımlarını harekete
geçirecek adımlarla, bu yılı yüzde 6'ya yakın bir büyüme ile
bitirebiliriz. Bu başarı, Borsa İstanbul 100 endeksini de 175 bin
puana taşır.