Ev sahibi Almanya'nın gündemi nedir bilemem; ama bu hafta sonu
Hamburg'da gerçekleşecek G20 liderler zirvesinde Katar'ın ve Kuzey
Kore'nin konuşulacağı aşikâr.
Atlantik ile Asya-Pasifik arasında 21. yüzyıla damgasını vuracak
liderlik mücadelesi, bu dönem için Katar ve Kuzey Kore krizleri
üzerinden yürüyor. Bir nevi, adı konmamış, düşük yoğunluklu bir 3.
Dünya Savaşı'nın içindeyiz.
Güney Kore Yonsei Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Prof.
Kim Woosang, Türkiye ve G. Kore gibi hem bölgesel hem de küresel
meselelerde söz sahibi olan ve etkin rol üstlenen orta ölçekli
güçleri ABD ve diğer küresel güçlerin sindirmeye ve kendisine
bağımlı ülkeler haline getirmeye çalışmasını eleştirmiş ve
Türkiye'nin Kore krizinde aktif rol üstlenebileceğini belirtmiş.
Birileri içerde ve dışarıda, Katar krizinde aktif rol almamızı
anlamsız şekilde eleştirirken, Kore Yarımadası'nda barışın
tesisinde dahi Türkiye'nin aktif rol alması gerektiğinden söz
edilmesi anlamlı bir cevap olsa gerek.
Katar ve Kore krizleri, sıcak çatışmaya dönüşme riskleri
itibariyle, tansiyonun düşürülmesi ve sürecin normalleşmesi adına
atılabilecek adımlar adına, G20'de öncelikli gündem maddeleri
olmalı. Türkiye'nin Kore krizi için üstlenebileceği rol gibi, G.
Kore, Avustralya gibi bölgeye uzak ülkelerin Katar krizi
konusundaki tutumları da çözüm açısından anlamlı olabilir. Bu
noktada, Mısır'a uçak gemisi aldırarak, Türkiye'nin son 15 yılda
bölgesinde artan oyun kurucu gücünü kırmaya çalışmak ise, en hafif
ifadeyle beyhude bir girişim. G20'nin gündeminde elbette, küresel
büyümenin toparlanması, küresel ticaretin canlandırılmasına yönelik
olarak, istihdam ve küresel iklim değişikliğine yönelik konular da
olacak. Ancak, Trump'ın göreve geldiğinden bu yana attığı adımların
sebep olduğu tartışma ortamında, G20 üyelerinin aralarındaki
çelişkileri çözüme kavuşturması da kolay gözükmüyor.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) G20 zirvesi için yayınladığı
raporda ise, bir yandan Başkan Trump'ın "Önce ABD" temalı korumacı
politikalarına eleştiriler ve küresel finans sistemine yönelik
endişeler gözleniyor. Çin'in mevcut büyümesini destekleyen
politikalarının sürdürülemez olduğu, finansal kırılganlıklarının
arttığı belirtilen raporda, merkez bankalarının destekleyici
politikalarının devam etmesi, Almanya'nın maliye politikasını
gevşetmesi gerektiği ve Brezilya, Meksika ve Hindistan gibi
yükselen piyasa ekonomilerine, şoklara karşı korunmak için döviz
kurlarına müdahale etmemeleri yönünde tavsiyeler de yer almış.
Bakalım, liderler hangi konularda anlaşabilecek?