Dünyanın dört bir yanında, bilhassa Orta Doğu'da insanlık adına
yaşanan ağır 'adaletsizlik' ve 'vicdansızlık', bir
tarafta insanlığımızdan utandığımız ve 21. Yüzyıl'da uygarlığın
nasıl ürkütücü bir karanlığa sürüklenme tehdidi ile karşı karşıya
olduğuna dair acı bir gerçekle muhasebeleştiğimiz bir tabloyu
beraberinde getirir iken, var olan tablonun insanı 'nefes
alamayacak' noktaya getirdiği bu an, aynı zamanda küresel ve
bölgesel alanda konuşulması gereken pek çok meseleyi ele almaktan
utandığımız, başımızı kaldıramadığımız bir anı da tanımlamakta.
İçinde bulunduğumuz bu an, insanlığı tehdit eden küresel iklim
krizi, küresel gıda ve enerji arz krizi, küresel yoksullukla
mücadele konusunda da, yerlerinden zorla ayrılmak zorunda kalmış
117 milyonu aşan sığınmacı için, sayıları dünya
genelinde 37 milyona ulaşmış düzensiz göçmen için
neler yapmamız gerektiğini de konuşamadığımız bir ana işaret
ediyor. Oysa, küresel iklim krizinin sebep olduğu ürkütücü
boyutlardaki doğal afetlerden dolayı da, son 100 yılın en ağır
insani kayıplarını yaşıyoruz. Küresel ölçekte küresel yoksullukla
mücadeleye, Birleşmiş Milletler'in...