Küresel ekonomi-politik sistem tarihinin en çetrefilli, en
esaslı değişim süreçlerinden birisini yaşıyor. 2. Dünya Savaşı'ndan
sonra yeniden yapılandırılmış olan 'Küresel Düzen'
önemli sınamalarla karşı karşıya. Küresel sistemde öne çıkan
'güç merkezleri' arasındaki jeopolitik ve
jeoekonomik rekabet kıtaların, coğrafyaların ve önde gelen 40
ekonominin geleceğini, kaderini etkileyecek gelişmeleri tetiklemiş
durumda. Bu nedenle, bu düzeyde bir ekonomi-politik rekabette,
hatta savaşta iddialı bir ülkenin ayakta kalabilmesi mutlaka
'büyüme'sini, büyümesini
sürdürülebilir kılmasını gerektiriyor.
Bir an için, küresel ekonomi-politik düzeni Amazon ormanlarına
benzetelim. Ormanda her bitkinin, ağacın güçlü olabilmesi adına
büyümesi, güneş ve suya ulaşabilmesi gerekir. Eğer, bir bitki
diğerlerine kıyasla yeterince büyüyemiyorsa, yeterince kök
salamıyor, yapraklanamıyorsa, bir süre sonra kendisinden daha hızlı
ve sürekli büyüyen bitkiler onun güneşini kapatarak ve daha fazla
kök salmaları nedeniyle suya erişimini de kısıtlayarak o bitkiyi
cılız bırakır ve sonunda ölümüne de sebep olurlar. Unutmayalım,
2000'li yılların...