Yaş 50'yi devirince, zaman zaman düşüncelere dalıyorum; bu
ülkeyi bunca badire, bunca hainlik, bunca küresel operasyona rağmen
ayakta tutan, darbelerden sağlam çıkmasını sağlayan nedir diye. Bu
ülkenin dünyada bir elin parmakları kadar bile ülkeye nasip
olmayacak 'müthiş' bir 'Milli Damarı' var. Sağ eğilimden Sol
eğilime, toplumun bütünü diyebileceğimiz geniş bir kütlede öyle bir
'vatanseverlik', öyle bir 'Millilik' duygusu var ki, Bizleri ayakta
tutan bu.
Ancak, 'Milli Damar', küresel yeni medya ağı üzerinden, ister
dijital medya, ister sosyal medya, yoğun 'saldırı' altında.
Türkiye'nin toplumsal, kültürel değerleri konunun bir yönü. Ben,
kendin cephemden, 'ekonomi' alanındaki 'milli bağımsızlık'
mücadelesinin bir alanına yönelik yoğun saldırıdan söz
edeceğim.
Türkiye Ekonomisi'nin 'demokratikleşme' sürecinin en önemli sac
ayaklarından birisini teknoloji, finansman ve enerji alanında
'kendine yeten', milli imkan ve kabiliyetleriyle hareket edebilen
bir ekonomi olabilmesi oluşturuyor.
Enerjide 'Milli' imkan ve kabiliyetler ise, 'yenilenebilir enerji'
imkanlarından yararlanmaktan ve teknolojisini üretmekten geçmekte.
Türkiye, 'yenilenebilir enerji' imkanlarını kullanma ve bu alanda
'Milli' teknoloji üretme yönünde en iddialı adım ve projeleri Bakan
Berat Albayrak zamanında başlattı.
Rüzgar, güneş, jeotermal ve hidrolik alanında attığımız adımlar,
Türkiye'yi enerji ithalatını sıfırlayacak noktaya hızla
yaklaştırmakta. Doğu Akdeniz'de var olan hukuki ve tarihi
haklarımıza dayalı yer altı zenginliklerine yönelik 'Milli'
hamlelerimiz cabası. İşte, tam bu noktada, Türkiye'nin enerjide
'tam bağımsız' bir sürece yönelmesinden haz etmeyen 'küresel
güçler', küresel enerji alanının 'çıkar grupları', Türkiye'nin
'yenilenebilir enerji' hamlelerine, Doğu Akdeniz'deki hamlelerimize
ve 'Milli' yer altı kaynaklarımıza yönelik hamlelerimize karşı,
vatandaşımızın zihnini karıştıracak 'manipülasyonlar'la, sürekli
saldırı halindeler.
Bilhassa, Ege Bölgesi'nde yürütülen 'sinsi' organizasyonlar,
'çevre'ci gözüken 'operasyonlar'dan çıkan pis kokular artık
dayanılır gibi değil.
Türkiye'nin 'yenilenebilir enerji' hamlelerine, var olan 'Milli
Damar'ımızla sahip çıkmamız gerekiyor. 'Milli Damar'la,
yenilenebilir enerji projelerimizi de, yer altı kaynaklarına
yönelik projelerimizi de, madencilik projelerimizi de,
ormanlarımızı, akarsularımızı, göllerimizi, 'Milli Varlıklar'ımızı
koruyarak gerçekleştirebiliriz, gerçekleştirmeliyiz.
Yeter ki, Anadolu steplerinde 'küresel güçler'in 'sinsi'
organizasyonlarına prim vermeyelim.