3 Eylül Pazartesi günü Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) verileri, döviz kurlarındaki oynaklık ve TL'deki değer kaybı nedeniyle, hammadde, ara mamul, nihai mamul ve enerji ithalatından kaynaklanan maliyet artışının maliyet enflasyonunu talep enflasyonunun 14 puan üzerine çıkardığını gösterdi.
2001 Krizi'nden bu yana ilk kez, Türkiye'de maliyet enflasyonu yüzde 30'ların üzerini gördü. Maliyet enflasyonunun geldiği seviye, Bakan Albayrak'ın ifade ettiği gibi, 'enflasyonla topyekun mücadeleyi' gerektiriyor.
Maliyet enflasyonuyla mücadelenin özünü ise, Türkiye Ekonomisi'nde mal ve hizmet üretim maliyetlerini azaltacak tedbirler, adımlar oluşturmakta.
Buna göre, hammadde, işgücü, enerji, finansman ve ar-ge maliyetlerini azaltacak geniş kapsamlı bir tedbirler paketinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu da, son bir yıldır kaleme aldığımız yazılarda belirttiğimiz üzere, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın orkestrasyonunda, TCMB'nin de ötesinde, ekonomi yönetimindeki tüm bakanlık ve kurumların birlikte oluşturup, senkronize edip, birlikte yürütecekleri bir politika setini gerektirmekte. Bir tarafta verimliliği özendirecek bir çok teşvik, düzenleme ve uygulama hayata geçirilmeli; bir tarafta kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara istikrar kazandıracak tedbirlerin alınması gerekiyor.
Bu süreçte, maliyet enflasyonunu önce sabit kılıp, ardından gerilemesine imkan sağlayacak kısa ve orta vade tedbir ise döviz kurlarına istikrar kazandırılmasından geçmekte.
Kamu harcamalarındaki radikal adımların kamu tasarruflarında sağlayacağı ciddi artışın reel sektöre verimlilik kazandıracak proje ve süreçlere yönlendirilmesi hayati önem arz etmekte.
Orta ve uzun vadede emek piyasasını esnek kıla...