Çarşamba günü İzmir'le başlayıp, dün Aydın'da sürdürdüğümüz ve bugün Antalya ile sonlandıracağımız 'Sabah Yazarlar Kulübü Referandum Buluşmaları' maratonunda, Türkiye'nin 16 Nisan'da neden geleceğini oylayacağına dair ipuçlarını birbirinden değerliyazarlarımızla birlikte paylaştık. 1982 Anayasası, dünya ekonomisinin sadece 11 trilyon dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğu, uluslararası ticaretin de dünya milli gelir içindeki payının topu topu yüzde 10 olduğu bir küresel ortamda kaleme alınmış, Soğuk Savaş'ınhâkimiyetindeki bir dünyada, devletin her şeye hâkim olduğu, kapalı ekonomi formatınadayalı bir anayasaydı.
Türkiye ekonomisinin dünyadaki payı yüzde 0.7, ihracatının payı da 0.1 bile değildi.
Küresel milli gelirdeki payı yüzde 1.04 olmuş; küresel ticaretteki payı yüzde 0.8'e çıkmış bir Türkiye ekonomisinde, 1980'de ülke ekonomisinin sadece yüzde 35'ini üreten bir özel sektör, bugün Türkiye'nin katma değer üretiminin yüzde 75'ini yapar hale gelmişken; biz 1982 Anayasası ile 21. yüzyılı yönetmekten söz edebileceğimizi, 150 yıllık bir bürokrasianlayışıyla, Soğuk Savaş döneminden kalma bir parlamenter yapıyla ve hızlı çözüm üretemeyen bir hükümet modeli ile 2023, 2053 ve 2071 Türkiyesi'ne yönelik stratejik yol haritalarını oluşturabileceğimize inanıyorsak, işimiz hayli zor demektir.