Küresel siyasi ve ekonomik sistem adına, pek çok yaklaşımın
gözden geçirildiği, yeni yaklaşımların dillendirildiği, başta
Birleşmiş Milletler ve Güvenlik
Konseyi olmak üzere, pek çok uluslararası, çok tarafla
teşkilatın yeniden yapılandırılmasına, reform
sürecinden geçmesi gerektiğine dair tartışmaların hayli canlı
olduğu bir dönemin içinden geçiyoruz. Soğuk Savaş'ın sona erdiği ve
küreselleşme kavramının el üstünde tutulmaya
başlandığı 1990'lı yılların sonlarından itibaren,
çok taraflılık (multilateralism)
öyle güçlü bir algıyla dünya vatandaşlarının önüne kondu ki,
G20 platformunun her küresel sorunun çözüm
merkezi olacağı adeta tartışmamız kabul görmeye
başlamıştı.
Bu doğrultuda, milliliğin, milli duruşun, milli bilincin artık 21.
Yüzyıl'da görevini tamamladığı, ulusalcılığın
demode olduğu, ülkelerin üretim, ticaret, yatırım
alanlarında milli bilinçle hareket etme alışkanlıklarının, yerini
bütünüyle hakim hale gelmesi istenen bir küreselleşme
yaklaşımına terk etmesi gerektiği konuşuluyor...