Myanmar'ın Arakan eyaletinde yaşayan ve nüfusu 1 milyonu aşan
Rohingya Müslümanları'nın yetmiş yıldan beri uğradıkları zulüm ve
baskının soykırıma döndüğü, Birleşmiş Milletler ve önde gelen
ülkelerin insanın içini paramparça eden böyle bir katliama sessiz
kaldığı, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tüm dünyayı bu
insanlık trajedisi için acil göreve çağırdığı ve yoğun 'insan
hakları diplomasisi' yürüttüğü günlerdeyiz. Geçen çarşamba günkü
yazımızda, BRICS Grubu'nun temsil ettiği 'Güney-Güney' İttifakı'nın
Türkiye'ye ortaklık çağrısından söz etmiştim. 19. Yüzyıl'da doruk
noktasına ulaşmış olan 'Batı-Batı' İttifakı'nın sömürgecilik
hareketinin sebep olduğu insani, siyasi ve ekonomik tahribatın
bedelini ödüyor hâlâ dünya. Doğu ve Güneydoğu Asya'daki
sömürgecilik dönemi sonrası, iktidarı ele geçiren askeri rejimler,
Budist çoğunluk lehine, Müslüman nüfusa yönelik, Tayland'dan
Myanmar'a, Filipinler'e uzanan bir zulüm coğrafyası oluşturdular.
Son 10 yılda, Türkiye'den başka, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi
ülkelerden bu insanlık trajedisine, acıdır ki, ciddi bir tepki
yok.
'Güney-Güney' İttifakı ile 'Kuzey-Kuzey' İttifakı arasında, 'düşük
yoğunluk'lu bir 3. Dünya Savaşı yaşanıyor ve dünyanın kritik
önemdeki yeraltı zenginliği bölgelerine, kara ve denizyolu
koridorlarının kavşak noktalarına yönelik çatışma, küresel
kapışmayı 'soykırım' ölçüsünde bölgesel katliamlara göz yumulacak
noktaya getirmiş durumda. Türkiye ve lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan,
dünyanın bu ölçüde bir ahlaki çöküşle büyük bir felakete
sürüklendiğini ısrarla vurguluyor. Dün, BRICS (Brezilya, Rusya,
Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinin Çin'in Xiamen kentinde
başlayan zirvesinde bir konuşma yapan Çin Devlet Başkanı Xi,
yükselen ekonomilerin kalkınmalarının 'birisinin peynirini
taşımayı' değil, 'küresel ekonomi pastasını büyütmeyi'
hedeflediğini vurgulayarak, 'Kuşak-Yol' girişiminin herhangi bir
jeopolitik gündemi uygulama aracı değil, pratik işbirliğinin bir
platformu olduğunu ifade etti. Myanmar ordu komutanı General Hlaing
ise, Arakan'daki vahşeti İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma 'bitmemiş
iş' olarak nitelendirmiş.
'Batı-Batı' İttifakı'nın 'sömürgeci' dokuları, El-Kaide, FETÖ,
DEAŞ, Boko- Haram gibi 'laboratuar' ortamında üretilmiş terör
yapıları üzerinden, bu kanserli yapıları kıtalara yayarak, hem
İslam Coğrafyası'nda birlik-beraberliği bozmaya, hem de 'Batı-Batı'
İttifakı sınırlarında yaşayan insanların beyinlerini zehirleyerek,
jeo-politik, jeo-stratejik, jeo-ekonomik bir savaşın 'medeniyetler
çatışması' sacayağını beslemeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dünya 5'ten büyüktür' mesajının kodları,
2018-2019 döneminin Türkiye için neden tarihi bir öneme sahip
olduğunu göstermekte. Uyanık olalım.