'Kovid-19' küresel virüs salgını (pandemi)
etkisini kaybetmeye başladığı anda, küresel ekonomi-politiğin
öncelikli gündem maddelerinden birisinin 'küresel borç sarmalı'
olduğunu izah etmiştik. Bugün ise, bir başka öncelikli gündem
maddesi olarak 'adil küreselleşmenin inşası'na değineceğiz. Çünkü,
dijitalleşmenin ve mobilitenin 'megatrend' olarak
bu derece önem kazandığı bir dünyada, 'küreselleşme' olgusunu
görmemezlikten gelmek, hiç yokmuş gibi davranmak mümkün değil.
Ancak, bu defa 'adil' bir küreselleşme söz konusu olacak. Buna,
'küreselleşme 3.0' da diyebiliriz.
Çünkü, 1820'lerden 1920'lerin sonlarına, 100 yıllık bir dönem
küreselleşmenin ilk versiyonu ise (küreselleşme
1.0), dünya savaşları ve Soğuk Savaş dönemi
sonrasında, 1999 ile 2019 arasındaki dönemi de
'küreselleşme 2.0' olarak tanımlar isek, bu defa
küreselleşme olgusunun 3. versiyonunu konuşuyor olacağız.
Küreselleşme kavramının özü 'her anlamda özgürlük' olgusunu da
doğal olarak içinde barındırır. Ancak, 1999 ile 2019 arasında
gözlemlediğimiz 'küreselleşme 2.0' dayatmacı, kısıtlayıcı, hatta
demokratik olmayan...