Oysa, ekonomi yönetimi cephesinde 'proaktif' çalışmalar
sürmekte.
Bir cephede, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) birincil
ve ikincil para politikası araçlarıyla, gerek piyasadaki TL
miktarını, gerekse de döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmayı
yönetmeye çalıştığına şahit oluyoruz.
Piyasadaki TL fazlasıyla döviz satın almaya yönelmiş ise, TL'nin
miktarını kısacak ve maliyetini yükseltecek tedbirlerle bu eğilimi
törpülüyor; döviz mevduatındaki artışı, zorunlu karşılıkları
yükselterek, döviz rezervini güçlendirmeye kullanıyor.
Dövize eğilim azalınca da, bu defa piyasadaki TL likiditesinin
maliyetlerini azaltacak adımlara yöneliyor. Eş zamanlı olarak,
Hazine ve Maliye Bakanlığı cephesinde, reel sektörün finansmana
erişiminde pek çok mikro paket devreye alınıyor; geçen haftaki İVME
paketi ile 30 milyar TL devreye alınırken, KGF Destek Kredisi
Projesi ile de, Avrupa Yatırım Fonu'nun KGF'ye sağladığı hibe fonla
hayata geçirilen 'KOBİ'lerin Rekabet Edebilirliği (COSME)
Programı'na da devam ediliyor. Söz konusu proje kapsamında KOBİ'ler
azami 500 bin liralık krediyi yüzde 80 KGF kefaletiyle
kullanabilecek.