Okan Müderrisoğlu'nun içerik ve zamanlama açısından hayli önemli
olan dünkü yazısındaki başlıklara katkıda bulunmak isterim. Ekonomi
alanında doğru zannedilen yanlışlar vardır. Piyasalarda aslolan
maliyet rekabetidir, fiyat rekabeti değildir. Bu nedenle, Ekonomi
Yönetimi'nin yeni nesil yapısal reformlarının, orta vadede sonuç
verecek şekilde, reel sektörün maliyetlerinin azaltılması,
karlılığının ve rekabetçiliğinin güçlendirilmesi yönünde
şekillendirilmesi gerekmekte. Bir başka anlamı karıştırılan konu
ise 'piyasa ekonomisi'. Bu kavramın temsil ettiği 'serbestlik',
devletin, ekonomi yönetiminin reel sektör açısından kritik önemdeki
'denetleyici' ve 'düzenleyici' rolünü ortadan kaldırmaz. Tersine,
tam bir rekabet ortamının oluşturulması adına, devletin düzenleyici
ve denetleyici rolü günümüzde daha da kritik bir önem kazanmıştır.
Kaldı ki, Türkiye'de fiyat istikrarına yönelik çabalar, enflasyonla
mücadele, zaman zaman, ölçek ekonomisiyle ilgili sorunlar,
sektörlerdeki kapasite dengesizlikleri ve arz-talep dengesizliğine
yönelik 'taşlaşmış' yapısal sorunlardan kaynaklanmaktadır.
Kritik önemdeki sektörlerde, başta tarım ve gıda sektörü olmak
üzere, 'piyasa ekonomisi' kavramının anlamına yönelik ciddi
sıkıntılar gözleniyor ve 'bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar'
şeklinde ifade edilebilecek demode bir anlayışa dayalı, 'güya'
serbest piyasa düzeni, hakim durumun kötüye kullanılmasına dönüşmüş
durumda. Kritik önemdeki sektörlerde ölçek ekonomisinin
yakalanması, kapasite fazlasının önüne geçilmesi, eksik piyasa
koşullarına sebep olan 'hakim durumun kötüye kullanılması'na
yönelik olarak, acilen devletin reel sektöre yönelik 'denetleyici'
ve 'düzenleyici' otoritesinin güçlendirilmesi gerekmekte; 'kadife
eldiven içinde demir yumruk' gibi. Tarım ve gıdada arz-talep
dengesine yönelik, tanımlanmış verilere dayalı, enflasyonun
dizginlenmesini engelleyen alanlara yönelik detaylı çalışmalar
yapılması gerekiyor.