Afro-Asya hinterlandında 15 yıldır büyük bir değişim yaşıyoruz. Dünya nüfusunun ağırlıklı bölümünü oluşturan bu coğrafyada, teknolojinin de ihmal edilmediği büyük bir kalkınma süreci gözleniyor ve ülkelerinin iyi eğitim almış insanları, özel sektör ve kamuda üstlendikleri görevlerle, kendi toplumlarının kaderini değiştirecek süreçlere imza atma gayreti içindeler. Dünya ekonomipolitiğine yaklaşık 200 yıldır hâkim olmuş batılı ülkeler ise, son 15 yılda küresel katma değer üretiminde ağırlık kaybetmenin telaşını yaşamaktalar. Üstüne, dünyanın sıklet merkezinin doğuya kaymasından kaynaklanan memnuniyetsizliklerini de, aldıkları kararlarla temsil ettiklerini iddia ettikleri toplumsal değerlere zarar vererek veya ülkelerinde yükselen aşırı sağcılaşmaya yönelik etkili tedbirler almaktan kaçınarak göstermekteler.
Türkiye, tüm bu küresel belirsizlik tablosu içinde, Afro-Asya hinterlandının, Avrasya'nın küresel ekonomipolitikte yeni sıklet merkezi olmasına bağlı olarak, 'oyun kurucu' ve 'kural belirleyici' olma vasfını güçlendiren, çok taraflı bir politika seti oluşturmakta.