Önümüzdeki bir yıl, küresel ölçekte, G20 ülkelerinin merkez
bankalarının para politikası boyutunda, temel para politikası faiz
oranlarına yönelik nasıl bir tavır ortaya koyacakları dünya
ekonomisini derinden etkileyecek.
Çünkü ABD Merkez Bankası'nın (FED) 2018'in son çeyreğinde iki faiz
artış kararı daha alabilme olasılığı, takiben Avrupa Merkez
Bankası'nın (ECB) da para politikası faiz oranlarını 2019'un ilk
yarısında artırmaya başlama olasılığı, diğer merkez bankalarının
kararlarını tetikleyebilecek sonuçlara sebep olabilir. Buna,
küresel emtia, yani enerji türevlerinin, metallerin, tarım
ürünlerinin fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan küresel enflasyon
baskısını ekleyin;
2019 bu yönüyle küresel merkez bankaları üzerinde para politikasını
daha da sıkılaştırmaları adına baskının ciddi manada artacağı bir
yıl olacak.
Böyle bir konjonktürde, İtalyan bankacılık sistemiyle ilgili
sinyallerin hayli kötü olduğunu da hesaba katarsak, ECB'nin para
politikasını sıkılaştırma sürecini beklenenden erken başlatması,
İtalyan bankalarıyla ilgili kötü senaryoların gerçekleşmesi
yönündeki endişeleri daha da tetikleyebilir.
Bu nedenle, Almanya'nın tutumuna bağlı olarak, Euro Bölgesi'ni de
zor bir 2019'un beklediğini hatırlatalım.
Türkiye'nin finans ve ticaret kanalının ağırlıklı olarak Avrupa
olduğunu dikkate aldığımızda, 2019'da bizim de Avrupa'daki ekonomik
gelişmeleri hayli yakından takip etmemiz gerekecek.
Mevcut tablo, önümüzdeki bir yıl için TCMB Para Politikası
Kurulu'nun da dikkatle takip etmesini gerektiren bir sürece işaret
ediyor. Londra bankalar arası para piyasası dolar bazlı LİBOR faiz
oranlarında son 1 yıl içinde gözlenen 1 puanın üzerinde artış ve 1
yıl vadeli LİBOR faiz oranının yüzde 3'e dayanmış olması, 2019'da
dolar ve ardından euro bazlı borçlanma maliyetlerinin artmaya devam
edeceğine işaret ediyor.
Anadolu Ajansı ve Reuters'in anketine katılan ekonomistlerin yüzde
80'i, yarınki TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından bir
faiz artışı beklememekteler.
Yüzde 20'si ise, 75 ile 150 baz puan arası artış bekliyor.
Türkiye'nin 2019'un 2. yarısında manşet enflasyonu yüzde 20'nin
altına çekebilme başarısı yurtiçi piyasalar açısından hayati önem
taşıyor olacak.