Önümüzdeki pazartesi, Türkiye Ekonomisi'nin 2017 yılının ilk
çeyreğinde GSYH'sını, milli gelirini ne kadar büyüttüğünü öğrenmiş
olacağız. Yüzde 70 olasılıkla tahminin yüzde 3,8 civarında.
Bu konuyu pazartesi günkü yazıda işleyeceğim.
Dün açıklanan nisan ayı sanayi üretim verileri, 2. çeyreğin büyüme
oranı konusunda daha da umutlu olabileceğimiz konusunda önemli
ipuçları vermekte.
Her şeyden önce, 16 Nisan Referandumu nedeniyle, 'siyasi
belirsizlik' yorumlarının ekonomistler nezdinde sık dile
getirildiği günleri hatırlarsak, nisan ayında sanayi üretimindeki
yüzde 6,7'lik artış, bilhassa imalat sanayiinin üretim kararlılığı,
'siyasi belirsizlik' yorumlarına prim verilmediğini gösteriyor.
Nitekim, pek çok uluslararası kuruluş Türkiye Ekonomisi'nin 2017
büyümesi için, şimdiden tahminlerini yüzde 4 düzeyine doğru revize
etmeye başladılar. Nisan ayı için yüzde 4 beklenirken, yüzde
6,7'lik sanayi üretimi artışında, bilhassa sermaye malı, yani
makine-teçhizat üretimindeki yüzde 24,7'lik artış önemli.
Türk sanayisinin 'büyüme'ye katkı adına önemli bir mücadele,
anlamlı bir alın teri ortaya koyduğunun önemli göstergelerinden
birisi ara malı, hammadde, yarı mamul üretimi.
Ocak ve şubat aylarındaki yüzde 3,5 ve 3,3'lük üretim gerilemesi
sonrasında, ara malı üretiminin mart ayında yüzde 2, nisan'da ise
yüzde 2,2 artması, sanayinin çarklarından 'büyüme' seslerinin
geldiğini teyit ediyor.
Dayanıklı tüketim malı üretiminde, 2016 yılının bütününde yüzde 3,2
daralma yaşanmış iken, 2017'nin ilk 4 ayında yüzde 9,2 üretim
artışı yakalanmış olması, ekonomi yönetiminin tedbirlerinin ne
kadar önemli olduğu hususunda da gereken ipucunu veriyor.
Keza, enerji üretiminde 2017'nin ilk 4 ayındaki yüzde 7,6'lik
artış, 2016'nın bütünündeki 4,8'lik artışın neredeyse 3 puan
üzerinde. Enerji üretimindeki bu veri, Türkiye Ekonomisi'nin
dinamizmi konusunda önemli bir sinyal.
Türk sanayicisinin, ekonomiyi örselemeye, kolunu kanadını kırmaya
yönelik her türlü iç ve dış hainliğe, Türkiye Ekonomisi'ne olan
inancını teyit eden bir 'üretim seferberliği' ile cevap vermesi,
MÜSİAD'ın 'bayrak teslim'inde, önceki başkan Nail Olpak ve yeni
başkan Abdurrahman Kaan'ın konuşmalarına da yansıdı.
Türk sanayicisi üretim ve istihdam için kararlı yürüyüşünü
sürdürüyor. Bizler ise, ekonomistler olarak, sanayicimizin bilhassa
finansman ve hammadde maliyetlerini daha da aşağı çekecek çözümlere
odaklanmalıyız.
Enflasyonla mücadeledeki kararlılığımızla, Türkiye'yi 'faiz'
riskinden acilen uzaklaştırmamız gerekiyor.