Son yayınlanan Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Ekonomik
Görünüm Raporu, 2017 sonunda 79.3 trilyon dolara ulaşması beklenen
dünya milli gelirinin, 2018'de 84.4, 2022'de ise 103.2 trilyon
dolara ulaşacağını gösteriyor. 2017- 2019 arası 11 trilyon dolar
büyümesi beklenen dünya milli geliri, enflasyondan arındırılmış,
yani reel olarak yüzde 3.4 ile 3.7 arası büyüyecek. Bunun anlamı,
2017- 2019 arası, enflasyondan arındırılmış olarak, reel, yani
gerçek manada dünya ekonomisinin fazladan 6.5 trilyon dolarlık
katma değer üreteceği. Düşük yoğunluk bir '3. Dünya Savaşı'nın,
Kuzey- Kuzey İttifakı ile Güney-Güney İttifakı arasındaki küresel
kapışmanın özü de burada düğümleniyor. Çünkü, Çin, Hindistan,
Endonezya, Güney Kore, Türkiye, Brezilya, Meksika, İran ve Rusya,
söz konusu 6.5 trilyon dolarlık, gerçek, kemiksiz, enflasyondan
arındırılmış katma değerin yüzde 54'ünü üretiyor olacaklar. Oysa
Kuzey-Kuzey İttifakı'nın parçaları olan ABD, Euro Bölgesi, Kanada
ve Britanya sadece yüzde 29'unu...
IMF'nin verileri, dünyanın toplam milli gelirinin yüzde 41.8'inin
39 gelişmiş ülke, yüzde 58.2'sinin ise 154 gelişmekte olan ülke
tarafından üretildiğini göstermekte. Dünyada katma değer artık
gelişmekte olan ekonomilerce üretiliyor ve uluslararası
ekonomi-politikte, küresel siyasette gelişmekte olan ekonomiler hak
ettikleri ağırlık için mücadelelerini hızla güçlendiriyorlar ve
asla artık geri adım atmak niyetinde değiller. Bu nedenle
UNESCO'dan Filistin'i destekleyici karar çıkıyor. Bu nedenle,
İsviçre ve Avusturya'nın IMF İcra Direktörleri Kurulu üyeliğini
bırakmaları istendi ve 8 Avrupa ülkesini temsilen, Türkiye 2014'ten
beri İcra Direktörü. Çin ve Hindistan, IMF ve Dünya Bankası gibi
kuruluşların artık başkanlığını talep ediyor ve bu talep o kadar
ciddi bir baskıya sebep olmuş durumda ki, Temmuz 2012'de,
kuruluşundan bu yana ilk kez, beyaz Anglo-Sakson bir başkan yerine,
ABD G. Kore kökenli Jim Yong Kim'i teklif etti.
2017-19 döneminde üretilecek küresel ölçekteki 6.5 trilyon dolarlık
reel milli gelirin yüzde 1.2'si, yani 78 milyar doları Türkiye'den
sağlanacak. Bu nedenle, bitirdiğimiz hafta gerçekleşen IMF-Dünya
Bankası sonbahar toplantılarında, Türkiye'nin hem büyüme
başarısına, hem yapısal reformlarla ilgili kararlılığına, hem de
Türkiye'ye gelen çok sayıda sığınmacı için uygun ekonomik şartların
oluşturulmasına övgü vardı. Geleceğin küresel ekonomi- politiğinde
ağırlığını hızla artıran Türkiye için uyanık olmamız, birlik
olmamız ve sürekli strateji üretmemiz gerektiğini asla
unutmayalım.