Uluslararası ekonomi- politik açısından, Soğuk
Savaş'ın bitimiyle birlikte, küresel finans sistemini öne çıkaran,
ülkeler arasındaki ticaretin sınırlarını kaldırtan 'eski' küresel
neo-liberal düzen etkisini kaybediyor ve yeni bir küresel
'oyun'un yükseldiğini ve hamle ettiğini gözlemliyoruz.
Bu yeni düzenin yükselen aktörleri E7 Grubu;
Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Rusya ve
Türkiye.
Ancak, eski küresel neo-liberal düzenin savunucusu
konumundaki sivil ve askeri bürokrasi, kontrolündeki
kurumsal yapı aracılığı ile 25 yıllık
düzenlerinin yıkılmasını kabullenmeye niyetli
gözükmüyor. Bu nedenle, Çin'in 'kuşak-yol' projesini
veya Brezilya ve Türkiye gibi, coğrafyalarında güç merkezi, oyun
kurucu olma yönünde yükselen ülkeleri durdurmaya, örselemeye
çalışıyorlar.
Ve ne insanlık dışıdır ki, bu hedefi gerçekleştirmek adına,
her denedikleri operasyon, tuzak boşa çıktıkça, bir sonrakini daha
da vahşi koşullarda tertipliyorlar.
Brezilya, iki, üç denemede kırılma gösterirken, Türkiye,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlik gücü ve Türk halkının 'Milli
İrade' ruhuyla şu ana kadarki tüm operasyonları bertaraf etti.
Ancak bu süreç bitmedi. 21. yüzyıl 'eski'
küresel neoliberal düzenin oyun kurucularının yüzyılı olacaktı;
oysa bu yüzyıl giderek yeni yükselen yıldız ülkelerin yüzyılı
olacak şekilde şekilleniyor ve bu gerçeği bastırmak
ve geciktirmek için her türlü operasyondan
kaçınmayacaklar; bu defa operasyonu 'finansal kıskaç'
yönünde yoğunlaştıracaklar.
Yani, Türkiye gibi, küresel dünyanın yeni yıldız
ülkelerinden sermaye çıkışını hızlandırmak adına, bu
ülkelerin derecelendirme notlarını indirmek, dolar ve euronun
faizini yükseltmek, küresel ölçekte var olan finansal
imkânları kurutmak öncelikli adımları olacak.