21. Yüzyıl, insanoğlu açısından, yeryüzündeki varlığını
'sürdürülebilir' kılma adına en kritik sınavları vereceği bir
yüzyıl olacak. Küresel ekosistemi sürdürülebilir kılmak,
biyoçeşitliliği sürdürülebilir kılmak, çevreyi
korumak, yeryüzünün kara toprağı ve okyanus sıcaklığını, kara
toprağı ve okyanuslardaki ekolojik dengeyi korumak,
'sürdürülebilir' bir
gelecek için vazgeçilmez öncelikler. Dünya ekonomisi
açısından 'sürdürülebilir kalkınma' da bunun bir parçası. Yeryüzünü
kirletmeden, tüm atıkların yeniden değerlendirildiği,
'sıfır atık' felsefisini önceliklendiren, tümüyle
yenilenebilir enerjiye ve yeni nesil çevre teknolojilerine dayalı
bir küresel üretim döngüsüne dayalı kalkınma.
'Sürdürülebilirlik' konusundaki başarısızlık ve ihmal, küresel
sıcaklığın artmasına bağlı olarak, dünyayı yaşanamaz hale
getirdiğinde, dünyanın geniş bölümündeki kuraklık ve doğal
afetlerin sebep olacağı tahribat, insanoğlunun yeryüzünde bugüne
kadar karşılaştığı en büyük felaketler dalgasını oluşturabilir. Bu
satırları kaleme aldığım 5 Haziran Pazar günü, dün Dünya
Çevre...