Döviz kurlarındaki dalgalanma ön plana çıkarılarak,
dalgalanmanın önüne geçilmesinin öncelikli koşulunun TCMB Para
Politikası Kurulu'nun anlamlı bir faiz artışı olduğu kimi
ekonomistlerce vurgulanıyor. Benim de içinde yer aldığım
ekonomistler ise, Türkiye Ekonomisi için önceliğin büyüme olduğu
konusunda ısrarcıyız. Bu nedenle, Ekonomi Yönetimi'nin büyümeyi
destekleyici paketleri sürdürmesi, tüketici güvenini artıracak
tedbirler kritik önemde. Üretimin desteklenmesinin istihdam
açısından son derece anlamlı yönleri olduğu gibi, ekonomik
aktivitenin güçlü kılınmasının kamunun vergi gelirlerinin
sürdürülebilirliği açısından da önemi ıskalanmamalı. TCMB'nin
büyümeyi destekleyici bir duruş ortaya koymasını eleştirenler şu
noktayı atlamasın: '2017'de de küresel enflasyon riski yok.'
2008 küresel krizi öncesindeki küresel büyüme performansı dikkate
alındığında, 1.5-2 puan aşağıdayız. Bu durum, küresel tüketimdeki
keyifsizliğin, küresel ticaretteki sıkıntıların üretime yansıması.
Dünya ekonomisinde üretimde genel bir momentum kaybı var ise, bunun
küresel emtia fiyatlarına yansımaması mümkün değil. 2010 yılı
fiyatları baz alındığında, 100 kabul edildiğinde, 2012'de 128 puan
olan enerji fiyatları, 2016'da 55 puanı dahi gördü. Küresel petrol
fiyatları 2016'yı 43 dolar düzeyinde bir ortalama ile kapatmaya
hazırlanıyor. Tarım ürünleri 2012, 114 puan iken, 89 puana, metal
ve mineral fiyatları ise 96 puan iken 61 puana gelmiş.