Küresel ekonomik sistem, büyük bir paradigma değişikliğinin
eşiğinde duruyor. 1990'lı yılların sonlarından itibaren,
'küreselleşme' adına aşırı yol verilen uluslararası finans
sisteminin hırsı ve aç gözlülüğü, dünya ekonomisi açısından vahim
dengesizlikleri ve haksızlıkları öne çıkardı. Öyle ki, dünya
genelinde reel sektör kârlılığı ile finansal sistem kârlılığı
arasında artan dengesizlik, 1'e 7 olarak tarif edebileceğimiz derin
bir hakkaniyetsizliği gündeme getirmiş durumda. Bu nedenle, küresel
ölçekte, insan kıymetleri ve üretime dayalı yeni bir büyüme modeli,
buna bağlı olarak, yeni para politikası ve maliye politikası
yapılanması önde gelen ülkelerin tümünün gündeminde.
Bu derin hakkaniyetsizlik, ABD'nin seçilmiş 45'inci başkanı Trump'a
'Amerika'yı yeniden büyük yapalım' seçim kampanyası mesajını da
getirdi.
13. 5 yıllık kalkınma planı ile, Çin 2020'de ekonomide
transformasyon sürecini tamamladıktan sonra, küresel ölçekte, başta
petrol, emtia fiyatlarında yeni ve yukarı yönde bir fiyatlandırma
süreci başlayacak ve dünya ekonomisi enflasyon baskısı altına
girecek. Bu noktada, Türkiye başta olmak üzere, önde gelen
ülkelerin tümü için yeni bir büyüme modelini kurgulayacakları 2
yıllık bir süre söz konusu. Bu nedenle, merkez bankaları,
önümüzdeki 2 yıl enflasyona odaklanmaktan çok, yeni bir büyüme
modeline uygun yeni bir para politikasına odaklanmalı.
Bu dönemde, üretime ve yeni bir büyüme modeline odaklanırken, döviz
kurlarındaki dalgalanmayı öncelikli kılmamak kritik önemde.