Donald Trump'ın ABD'nin 45. başkanı olarak seçilmesi, Türkiye'yi
uluslararası ekonomik ilişkiler açısından iki noktada
ilgilendiriyor. Birincisi, Trump'ın seçim sürecinde, Amerikalı
seçmenlere vaat ettiği, ABD'nin tüm uluslararası ticari
anlaşmalardan çekileceği konusu. İkinci başlık ise, ABD Doları'nın
güçlü kılınması ve buna bağlı olarak ABD Merkez Bankası'nın
izleyeceği politikada olası değişim.
Birinci başlık 'Ticaret Savaşları'nı çağrıştırıyor; ikinci başlık
ise 'Kur Savaşları'nı. Trump, ABD ekonomisine zarar verdiği görüşü
ile, ABD'nin taraf olduğu tüm anlaşmaları sonlandırmaktan
bahsetmekte.
ABD ile Avrupa arasında imzalanması halinde, Trans Atlantik Ticaret
ve Yatırım Anlaşması'nın (TTIP) 2027'ye kadar Avrupa'nın GSYH'sına
70 ile 130 milyar dolar, ABD'nin GSYH'sına ise 50-100 milyar dolar
katkı sağlaması bekleniyordu.
Trump'ın bu anlaşmayı dondurma kararı alması, TTIP anlaşmasının
dışında kalıp, olumsuz yönde etkileneceğini düşünen ülkeleri
umutlandıracak ki, bu ülkelerin başında Türkiye gelmekte. Dünya
ticaretinin yüzde 40'ını belirlemesi beklenen Trans Pasifik Ticaret
ve Yatırım Ortaklığı (TPP) anlaşmasını Trump, açık ve net, bir
'felaket' olarak nitelemiş ve başkanlığa seçilirse anlaşmadan
çekileceklerini açıklamıştı.
Bu durum, Çin için umut ışığı ve Türkiye gibi, ihracat pazar
çeşitlendirmesine yüklenmiş ülkeler için de umut ışığı. Türkiye
'Pasifik'e de açılmak istiyor.
Çin karşı atakta Trump'ın TPP anlaşmasını da iptal edeceği
olasılığı ile, Çin'in anlaşmaya taraf olan ülkelere ziyaretleri
yoğunlaşmış gözüküyor.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 19-20 Kasım'da Peru'da yapılacak
Asya -Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi'nde ülkesini bu girişimi
için destek arayacak.