Kerem Alkin Sabah Gazetesi

Türk Dünyası ve McKinsey hezeyanı

Bağımsızlıklarını 1991 sonrası elde etmiş 5 devlet, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Özbekistan, Türkiye ile birlikte temsil ettikleri 145 milyonu aşan nüfusa sahip 'Türk Dünyası' olarak...

01 Ekim 2018 | 5.334 okunma

Bağımsızlıklarını 1991 sonrası elde etmiş 5 devlet, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Özbekistan, Türkiye ile birlikte temsil ettikleri 145 milyonu aşan nüfusa sahip 'Türk Dünyası' olarak, 'Doğudan Batıya', Asya-Pasifik'ten Atlantik'e, yeniden yapılanmasına şahit olduğumuz küresel ticaret koridorlarının tam üzerinde olmaları ve sahip oldukları yer üstü ve yer altı zenginlikleri açısından çekim merkezi olan paha biçilmez sosyo-kültürel, tarihsel ve ekonomik bir beraberliği temsil etmekteler. Bu nedenle, aramızdaki güçlü 'Türklük' bağını, 'ekonomi ve ticaret diplomasisi' ile daha da perçinleyerek, 6 ülkenin tümü için 'kazan-kazan' ilişkisine dönüştürecek pek çok adımın eşiğindeyiz. Azerbaycan'la, enerji ve ulaştırma alanında derinleşen stratejik işbirliğine, hızla diğer 4 ülkeyi de katabilmek, küresel ölçekte güçlü bir 'Türk Dünyası'nı şekillendirmek açısından önemli bir fırsata işaret ediyor.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), Türk Tarih Kurumu (TTK) işbirliği ve Azerbaycan AMİA Tarih Enstitüsü'nün desteğiyle, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleşen "Kafkaslar: Tarih, çağdaş devir, gelecek" Kongresi'nde konuşulanlar, nasıl ki Türkiye ile yakın ilişki içinde olan Afrika ülkeleri, Türkiye'den sadece Çin'e bağlı bir gelişim süreci istemediklerini, Türkiye'nin kalkınmalarını daha fazla sahiplenmesi yönünde çağrılarını yinelemekteler; aynı şekilde, başta Azerbaycan, 5 Türk Cumhuriyeti de Türkiye'den salt Rusya'ya bağımlı bir süreci aşabilmeleri adına, daha yoğun bir işbirliği çağrısında bulunmaktalar. Ancak, Bakü'de dahi Türkiye'den tanınmış bir kitap evi daha faaliyete bile başlamamış ise; Türkiye ile 5 Türk devleti arasında bilhassa, bilim, kültür ve eğitim alanında daha yoğun bir işbirliği için adımları sıklaştırmamız gerekiyor ise, bu çağrıya kulak vermemiz ve ekonomik- ticari ilişkilerimiz kadar değer vermemiz önümüzdeki 25-50 yılın kurgusunda Türkiye'nin elini güçlendirecektir.
Gelelim, 'McKinsey' hezeyanlarına. Dünyanın önde gelen onlarca ülkesinin kamu yönetimi, bu ülkelerdeki on binlerce firma, çeşitli dönemlerde yeniden yapılanmalar gerçekleştirecekler ise, yeni bir birim veya ofis kuracaklar ise, bu kurulacak yeni birim veya kurumun dünyada örnekleri var mıdır; başarılı örnekler ne özellikler taşımaktadır, başarısız örnekler olmuş ise, nerede hata yapılmıştır boyutunda, uluslararası yönetim danışmanlık şirketlerden küresel örnekleri de içeren danışmanlık hizmeti alırlar. McKinsey'den alınacak hizmet, 'Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi'nin organizasyonel yapısına, dünyada varsa örneklerinin nasıl çalıştığına ve bu ofiste çalışacak ekibin performansını en üst düzeyde tutacak performans kriterleri nedir, ofisin başarılı olmasını sağlayacak küresel kurumsal yönetim ilkeleri ne olmalıdır; bu konuda bir danışmanlık hizmetidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kamu maliyesinin yönetimini bir uluslararası danışmanlık şirketine devretmek değildir.
Dünyanın saygın ülke ve şirketlerinin başvurdukları standart bir danışmanlık hizmetine yönelik 'hezeyan'lara kapılmak, sadece bizleri gülünç duruma düşürüyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış 20 Kasım 2024 | 76 Okunma G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele 18 Kasım 2024 | 101 Okunma İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım 15 Kasım 2024 | 45 Okunma Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ 13 Kasım 2024 | 92 Okunma